Ana Sayfa

 Öğretmenler

 

 

 

YÖNETİM VE ORGANİZASYON

1-YÖNETİM VE YÖNETİCİNİN TANIMI

2-YÖNETİCİNİN NİTELİKLERİ

3-YÖNETİCİ, ÖĞRETMEN VE PERSONEL İLİŞKİLERİ

4-YÖNETİCİ ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ

5-YÖNETİCİ VELİ İLİŞKİLERİ

6-YÖNETİCİ ÇEVRE İLİŞKİLERİ


1- YÖNETİM VE YÖNETİCİNİN TANIMI

Yönetim, bir işi çekip çevirmek, idare etmek sanatıdır. İnsanın varolduğu günden beri, sosyal ve ekonomik muhtevası ile en küçük toplum olan ailenin yönetiminden tutun da bütün toplulukların çekip çevrilmesi işlerinin düzenli şekilde ve istenen amaca ulaşacak biçimde yapılması, idare edilmesi olagelmiştir. Özetlenecek olursa, sorumluluk alanındaki insanları amaca ulaştırmakla ve sonuçta grubu ile mutluluğu paylaşan, yeni görevlere her an hazır bulunduran, idare eden kişi yöneten, yönetici olarak adlandırılır. Yönetenin yönettiği kişilere ise yönetilen denilmektedir.

Yönetim en eski bilimdir. Tarih boyunca insanlar ya yönetmiş, yahut da yönetilmiştir. Yönetim bilim olmadan önce insanlar sağduyuları ile bu işi yürütmüşler. Medeniyet geliştikçe bu alandaki yeni teoriler ve kurallar, yönetim bilimi konularına girmiştir.

Yönetim biliminin tarihi 1887 olarak belirtilmişse de yönetim insanın doğuşu ile başlamıştır. Zira yönetimde ilk kayıtlar MÖ.5000 yılında Sümerler, planlama, kontrol ve organizasyonu, ilk defa MÖ.4000 yılında Mısırlılar, dürüstlük ve halka iyi davranmayı, MÖ. 200 yılında ücret ödemeyi uygulamışlardır.

Yönetim, özellikle I. Dünya savaşından sonra, kaynakların azalmaya başlaması ve ihtiyaçların hızla artması sonucunda, daha çok önem kazanmış, bütün ülkelerde bilimsel ve profesyonel yönetim anlayışı ve uygulaması yaygınlaşmıştır. Bu nedenledir ki, çağımızda yönetim, bütün kaynakları ve imkanları en iyi biçimde kullanma bilimi ve sanatı olarak tanımlanmıştır. Ancak, en yaygın olan tanıma göre "Yönetim, grup gayretiyle işlerin başarılma sanatı ve ilmidir."

Çağımızda yönetim bir bilim ve sanattır. Çünkü yönetici, kuruluşta (teşkilatta) mevcut kaynakları en iyi biçimde kullanma ve insanları etkili ve verimli bir şekilde çalıştırma görev ve sorumluluğundadır. Bu nedenle, yönetim daha çok, insan yönetme sanatı ve bilimidir.

(Sayfa Başına Dön)

 


2- YÖNETİCİNİN NİTELİKLERİ

1. ÜRETKEN VE ÜRETKEN OLMAYAN YÖNETİCİLİK

Çağdaş yönetim, bir bilim ve sanattır. Nitekim, resim ve müzik de, bilim olduğu kadar bir sanattır. Her müzisyen müzik bilgisine, her ressam resim bilgisine sahiptir. Müzisyen sesleri, ressam renkleri belirli bir amaç için birleştirir ve âhenkleştirir. Yönetici de, yönetim bilgisine sahip olup, belirli bir amaç için çalışanların gayretlerini birleştirir ve âhenkleştirir. Sanatta, renkler ve sesler aynı olduğu halde, uygulamada farklıdır ve sonuçlar da farklı olmaktadır.

Yönetim ilkeleri de bilimsel ve evrensel olduğu halde ve hatta insanlar (çalışanlar), kaynaklar, imkânlar ve şartlar aynı olduğu halde, yöneticinin bilgi, beceri ve deneyimi sonucu, yönetim sonuçları da farklı olmaktadır. Bunun nedeni ise, yöneticinin uyguladığı yönetim yöntemlerinin farklı olmasıdır. Nitekim, aynı kurumdaki her birimin yöneticisi dahi birbirinden farklıdır.

Zira, iki yöneticinin tamamen aynı biçimde yönettiği hiçbir yerde görülmemiştir. Çünkü, dünyada ne kadar yönetici varsa o kadar yönetim ve yöneticilik tarzı da vardır. Her insanın kişilik yapısı ve davranış tarzı farklı olduğu için, her yöneticinin yönetim biçimi de farklı olmaktadır. Bu nedenle sonuçta, uygulanan yönetim tarzına göre başarı yada başarısızlık söz konusu olmaktadır.

ÜRETKEN YÖNETİCİLİK

- Uygun şartlar altında çalışarak doğal ve sağlıklı bir ortam hazırlar;

- Kendi kendini kontrol eder;

- Çalışanları buluş yapmaya teşvik eder;

- İnsanlara itimat edebilir;

- Çalışanlara işin yapımında neyin, ne zaman ve niçin olacağını söyler;

- İşin yapılmasını güvence altına almak için, çeşitli kontrol yöntemlerini geliştirir;

- Sorumluluğu delege eder;

-Çalışanlara kendi performans hedeflerini belirtir ve değerlendirme yapmaya müsaade eder;

- Çalışanların yaratıcılıklarını kullanmada imkanları harekete geçirir;

- İşleriyle ilgili konularda astlarını karar verme sürecine katar;

- İşi etkin bir şekilde planlayıp organize eder;

- Başarıyı işe harcanan zamanla değil eldeki sonuçlarla değerlendirir;

- Çalışanlarına saygınlık sağlama açısından gerekli motivasyonu yaparak onların kendilerini kanıtlamaları için gerekli ortamı sağlar.

ÜRETKEN OLMAYAN YÖNETİCİ

- İnsanlarla çalışmayı sevmez;

- İnsanlara sorumluluk vermekten kaçar;

- Motivasyonu, ödediğiniz paraya bağlıdır;

- Sıkı kontrol ve yakın nezarete ihtiyacı vardır;

- Eğer işi yapmayanlar olursa, onları cezalandırma ve işlerine son verme ile tehdit eder;

- Çalışanlara yeteneksiz olduklarını ima eder;

- Çalışanlarla iyi iletişim kuramaz;

- "Hadi başlayalım." demez;

- Zamanı iyi kullanamaz;

- Çalışanlar arasında iş dağılımını planlı ve dengeli olarak yapamaz;

- Başarıyı alınan sonuca göre değil, harcanan zamana göre değerlendirir;

- İşletmelerde bilgi akışını yeteri derecede yapamaz;

- Kararsızdır ve daima işi geciktirir;

- Aynı anda birçok işle birden meşgul olur;

- İşleri bürokratik engele uğratır, kırtasiyecilik başlıca uğraşısıdır.

2. LİDERLİK VE LİDER YÖNETİCİ

Yönetici ve lider arasındaki en önemli fark, YETKİ kullanımında ortaya çıkar. Yönetici, kurumun belirlediği ve kendisine verdiği RESMİ ( Formal ) YETKİLERİ kullanarak elemanları çalıştırırlar. Oysa lider, kişisel özelliklerine dayanarak elemanlarını etkilerler. Bir anlamda liderlik, insanları peşinden götürebilme SANATIDIR.

LİDERLİK:

İnsanları peşinde götürebilme ve onlardan yapmalarını istediği şeyleri kendi İSTEKLERİ ve İŞBİRLİĞİ ile yaptırabilme SANATIDIR. Kişileri sınıflandırma, özendirme, esin verme ve AMAÇ-HEDEF belirleme YETENEĞİ ve BECERİSİDİR.

İyi bir yönetici iyi bir lider, iyi bir lider iyi bir yönetici olmayabilir. Ama iyi liderlik ve iyi yöneticiliği, yani ikisini bir arada bulundurabilenler daha başarılı olurlar. Türk Tarihinde buna iyi bir örnek, Ulu Önderimiz M. Kemal ATATÜRK'tür.

Sadece kuralları takip edenler pasif yöneticilerdir; ilkeli hareket edebilen, içinde bulundukları şartlara boyun eğmeyenler aktif yönetici ve giderek "lider" yönetici olurlar. Waren Bennis, bu iki tip arasındaki farkları şöyle tesbit ediyor:

 

                   A TİPİ                                                                                         B TİPİ

*Sistem ve Yapıya Odaklaşır

*İnsana Odaklaşır

*Kısa Vadeli Düşünür

*Uzun Vadeli Düşünür

*"Nasıl" ve Ne Zaman" Sorusunu Sorar

*"Ne" ve "Niçin" Sorusunu Sorar

*Kar-Zararı Düşünür

*Ufuğu Vardır

*Tasarlar, Örgütler ve Denetler; Dikkatlerini Kural ve Prosedürler Üzerinde Toplar

*İstikamet Verir, Kabiliyetleri Harekete Geçirir ve Stratejileri Uygular

*İdare Eder

*Yenilik Yapar

*Planlar ve Bütçeler

*Amaç ve Yön Belirler

*İŞLERİ Doğru Yapar

*DOĞRU İşler Yapar

Lider yöneticinin en önemli özellikleri

Liderlikle ilgili geliştirilen ilk yaklaşımlardan biri "Özellikler Yaklaşımı" dır. Bu yaklaşıma göre, liderin etkinliği büyük ölçüde sahip olduğu özelliklere bağlıdır. Lider fiziki ve kişilik özellikleri itibariyle izleyicilerinden farklıdır. Üzerinde en çok durulan özellikler şunlardır:

-Güzel ahlak

-Olgunluk

-Başkalarına güven verme

-Kendine güven duyma

-Güzel konuşma

-Özveri ve feragat

-Samimiyet

-Doğruluk

-Zekâ

-Bilgi

-Kişiler arası ilişki kurma yeteneği

-İleriyi görebilme

-İnisiyatif sahibi olma

-Hissi olgunluk

-Kararlılık

-Açık sözlülük

-Dürüstlük

Lider yönetici yetişirken, bu özelliklere yönettiği insanlardan daha fazla sahip olur.

LİDER TİPLERİ

Liderlik tek tipte ve özellikte değildir. İnsanlar, özellikleri bakımından nasıl farklı iseler, liderlerinde görevleri yerine getirmedeki farklı davranışları, onları tiplendirmeye sebep olmaktadır.

Toplumun yapısı lideri şekillendirdiği gibi, liderlerin de çoğu zaman toplum yapısını şekillendirdiklerini görmek mümkündür.

Peygamberler, Allah (C.C)'ın yer yüzündeki elçileridir. Bozulan, yoldan çıkan insanlara doğruyu gösteren, insanlarla, insanlar arasındaki ilişkileri, toplum hayatını düzenleyen ulu kişilerdir. Allah, emirlerini peygamberler vasıtasıyla insanlara iletir. Takipçileri tarafından peygamberler tartışılmaz. İnsanlar inandıktan sonra, onu takip ve taklit ederler.

Eski Türklerde hakan, Tanrı'nın yer yüzündeki temsilcisidir. Milleti doyuran, giydiren, koruyan kişidir.

İnsanlar toplum içerisinde yaşayan varlıklardır. Birbirlerine karşı sorumlulukları olduğu gibi, diğer toplumlarla da ilişkilerinde belli kural ve sorumluluklara uymaları gerekir. Çağımızda lider ve liderlik anlayışı, toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Doğudaki lider tipi ile, Batıdaki lider tipleri arasında farklılıklar vardır. Değişik kültürler ve değişik çağlar, değişik liderler ortaya çıkarmıştır.

Alman bilim adamı Max Waber en önemli tip ayırımını yapan kişi olarak bilinmektedir. Ona göre lider tiplerini şöyle sıralamaya tabi tutabiliriz.

* Karizmatik lider

* Demokratik lider

* Otoriter lider

Karizmatik Lider

Kitleler karşısında olağanüstü saygınlığı ve etkileme gücü bulanan yönetici. Lider olarak kendisini aşan ama kendinde bulunan bir kutsallığı canlandıran bir kimsedir.

Demokratik Lider

Üyeler üzerinde otorite kurmada çaba sarf etmez. Grup üyelerini destekler. Birtakım kişisel özelliklere sahip olması grup amacını üstün tutması sevgi, saygı ve güven kazandırır. Demokratik lider teklif ve önerilerde bulunur. Astlarıyla probleme çözüm arar, onların işbirliğini kazanır.

Otoriter Lider

Yönetimindeki kişilere güveni azdır. Disiplin ve otoriteye uyulmasına, statü, kuvvet ve sembollere önem verir. Lider vazgeçilmez bir unsurdur. Grup üyeleri lider aracılığı ile ilişki kurar. Liderin yönetimindeki bireylerin doyumu bakımından en uygun liderlik demokratik liderliktir. Ancak olaylara göre diğer liderlik şekillerinin uygulandığı haller olabilir.

3. YÖNETİCİNİN ÖNEMİ

Türk Milleti tarihi boyunca çok değerli devlet adamları yetiştirmiştir. Her ne kadar Milli Eğitim mensuplarının bir kısmının yöneticiliğin okulu olmaz dedikleri duyulmuşsa da vasıflı yönetim elemanı yöneticileri yetiştirme zarureti vardır. Günümüzün karmaşık problemleri içinde bocalamayan, hızla gelişen toplumun iletişim araçlarının ortaya çıkardığı yeni çatışma kaynakları içinde dengeyi kurabilen ve örgütü amaca yöneltebilen kişileri gerekli bilgilerle teçhiz etmek ve bu alanda başarılı olabilecek elemanları seçmek ve desteklemek kaçınılmazdır. Özellikle çok sayıda öğrencilerin, öğretmenlerin bulunduğu okul yönetimlerinde bu husus daha çok önem kazanmaktadır

Bir teşkilatın; etkin, başarılı ve mükemmel olması, o teşkilatı yöneten kişinin gayret ve kudretine bağlıdır. ROMA küçük bir köy halinden, büyük bir Dünya imparatorluğunun merkezi haline gelinceye kadar geçirdiği gelişim devresi boyunca bir ciddi tehlike geçirmiştir. O da Roma'nın rakibi olan Kartacalıların, kudretinden değil, üstün yetenekli General Anibal'in şahsi kudretinden gelmiştir diyen tarihçi LITIUS başarılı yöneticinin neler yapabileceğini belirtiyor.

Teşkilatlanmış bir insan grubunun, bir takım amaçlarla belli işleri gerçekleştirme çabası gösterdiği her yerde, yönetim söz konusudur. Amaçlanan işlerin yerine getirilmesi için; grubunu teşkilatlandıran, emirler veren, grup çalışmalarını aynı amaca yöneltip koordine eden, denetleyen ve kısaca sorumluluğu üstlenip YÖNETEN veya YÖNETENLER, elbette yönetimleri altındaki diğer bireylere oranla değişik üstün özelliklere sahip olmak durumundadırlar.

4. YÖNETİCİNİN ROLLERİ

Yönetimde ROL beklenilen davranışlar biçimi olarak tanımlanır. Yönetimle ilgili çalışmaların büyük bir bölümü özellikle yöneticilerin rollerine ayrılmıştır. Çünkü yönetim, hiyerarşik bir yapı içinde ast-üst rollerinden oluşan bir sistemdir. Bu nedenle her kademede, yöneticilerin ast ve üst olarak farklı rolleri vardır. Üst; astlarının tekliflerini red veya kabul etmek, astlarından itaat, saygı ve sadakat beklemek, kuruluşunu ya da birimini üstlerine, astlarına ve dışa (diğer kişi ve kuruluşlara) karşı temsil etmek, birimler ya da kurumlararası yazılı ve sözlü haberleşmeyi temin etmek HAKLARINA SAHİPTİR. Ayrıca üst (yönetici), kuruluşun amaç ve politikalarını belirlemek, görevlerini (personelini) seçmek ve tayin etmek, sorunları, çatışma ve anlaşmazlıkları çözümlemek ve karar vermek gibi fonksiyonel hak ve yetkilere de sahiptir. Yönetimde astların rolleri ise, bu hakların karşılığı olan GÖREVLERDEN meydana gelmektedir.

Tipik olarak, yönetimde bir yöneticinin rolü, birçok bakımlardan bir orkestra şefinin rolüne benzer. Orkestra şefi, bir enstrüman çalmaz ama, orkestranın en önemli üyesi ve yöneticidir. Aynı şekilde yönetici de birçok durumda, mal veya hizmet üretiminde doğrudan bir iş yapmaz ama, diğerlerinin (astlarının) işlerini planlamak, işbölümü yapmak, haberleşmeyi sağlamak, gerekli emir ve direktifleri vermek, uygulamayı kontrol etmek, sorunları çözümlemek, koordine etmek, aksaklıkları gidermek ve yeniden düzenlemek zorundadır. Bir orkestra şefinin herhangi bir müzik aletini çalan bir uzman olması gerekmediği gibi, yöneticinin de teknik bir işte uzman olması gerekmez. Sadece Yönetici olması gerekir. Zira, bir yöneticinin en önemli rolü "İş yaptırmak" tır.

Kuruluşlarda (örgütlerde) yöneticilerin üst ve ast olarak kendilerinden beklenilen birçok rolleri vardır.

Yöneticilerin Üst Olarak Rolleri

Çağdaş yönetici sadece hiyerarşik bir amir değil, yatay ve düşey bir ilişkiler ağı içinde iş gören ve dış çevreyle sürekli ilişki halinde olan bir kişidir.

Yöneticilerin, özellikle bir üst olarak ortaya çıkan belirgin rolleri şunlardır;

a) Temsilci: Yönetici, toplantılarda, törenlerde ve dış ilişkilerde daima kuruluşunu temsil eder. Çünkü yönetici, teşkilatın canlı sembolüdür. Bu sıfatla, imza atar, toplantı ve törenlere katılır ve protokolde yer alır.

b) Önder: Önderlik, astları yöneltme, yönlendirme ve onlara öncülük ve rehberlik etmedir. Yönetici, astların önderi ve rehberidir.

c) Aracı (Temas Kurucu): Yönetici kuruluşun dış bağlantısını sağlayan ve dışla temas kuran ve anlaşmalar yapan kişidir.

d) Bilgi Toplayıcı ve Dağıtıcı: Yönetici, yönettiği ortamla ilgili bilgileri toplar ve bilgileri değerlendirerek üstlerine ve astlarına aktarır. Bilgi dağıtır.

e) Girişimci: Yönetici, hizmet ve faaliyetleri geliştirmek için sürekli girişimlerde bulunur, yenilikler ve düzenlemeler yapar.

f) Sözcü: Yönetici, kurum içi bilgileri, hizmet ve faaliyet sonuçlarını dışa açıklar. Teşkilat adına konuşur ve mesaj verir.

g) Kaynak Dağıtıcı: Yönetici, para, malzeme, eleman, zaman gibi kaynakları tahsis eder. Kimin hangi işi yapacağına, hangi kaynakları ne kadar kullanacağına karar verir. Bütçeyi yapar ve ödenekleri dağıtır.

h) Sorun Çözücü: Yönetici, beklenmedik değişiklikleri ve çelişkileri, ortaya çıkan problemleri, çatışmaları ve anlaşmazlıkları çözümleyen kişidir.

i) Yürütücü: Yönetici, başkaları tarafından başlatılan işlerin yürütülmesini sağlar. Örneğin yönetici astların, aynı düzeydeki iş arkadaşlarının ya da vatandaşların isteklerini yerine getirir. Bu istekler bir konuyu araştırma, izleme, bilgi verme veya birine iyilik yapma da olabilir.

Yöneticilerin Ast Olarak Rolleri

Yöneticiler de aynı zamanda bir asttır. Özellikle orta ve alt kademe yöneticilerinin bir ast olarak farklı rolleri vardır. Ast olarak yöneticilerin eylemin (işin) yöneldiği kişi ve yönetici adına eylem isteğini (işi) başlatan kişi olarak çeşitli rolleri vardır.

a) Uygulayıcı: Üst yönetici tarafından kendisine, işin gerekleri ve sorumlulukları konusunda talimat verilir. Talimat rehberlik, öneri, istek ya da emir biçiminde de olabilir. Talimatlar, astların yapması veya yapmaması gereken şeyleri kapsar, bazen de, birşeyin nasıl yapılması gerektiğini açıklar.

b) Ekip Elemanı: Asta yöneticiden olumlu ya da olumsuz tepki gelir. Astın çalışması yönlendirilir, değerlendirilir ve eleştirilir. Yönetici, verimi artırmak için önerilerde bulunur. Astın, eleştirileri kabullenmesi, verimi artırmaya çalışması gerekir.

c) İletişim Halkası: Ast, bilgileri yazılı ve sözlü olarak teşkilat içinde çalışan diğer kişilere düşey ve yatay olarak iletir. Ast ve orta kademelerde yer alan ast yöneticiler genellikle, yukardan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru işleyen iletişimin bir dişlisi olma rolünü üstlenir. Daha alt düzeydeki elemanların isteklerini, beklentilerini, fikir ve önerilerini daha üst düzeylere intikal ettirirler.

d) Eleman Temsilcisi: Emrinde eleman çalıştıran bir ast yönetici, bu elemanları (astları) yönetimin üst düzeylerine karşı temsil eder.

e) Başlatıcı ve Soruşturucu: Ast, yöneticisinden eylem isteğinde bulunur. Bu istek, yeni bir yöntem benimsemek olabileceği gibi, var olan bir durumu soruşturmakla da ilgili olabilir. Burada ana fikir , astın yöneticisine birşey yaptırmak istemesidir.

f) Yardımcı: Ast, üst yöneticinin vermiş olduğu kararları (emirleri) uygular ve izler. Önemli olayları yöneticisine hatırlatır. Yöneticinin tepki ve önerilerini, ya kendi kararlarıyla ya da yöneticisinin emriyle astlara aktarır. Bir ast, daima yöneticinin yardımcısıdır.

g) Kaynak Kullanıcı: Ast, işin görülmesi için gerekli kaynakları (para, malzeme, araç, gereç, insan, yer ve zaman) kullanır.

5. YÖNETİCİNİN FONKSİYONLARI

İlk kez 1916 yılında, ünlü bir Fransız sanayi yöneticisi olan Henri FAYOL, yönetimin ve yöneticilerin temel fonksiyonlarını, PLANLAMA, ÖRGÜTLEME, YÖNELTME, KOORDİNASYON ve DENETLEME olarak belirlemiştir. Ancak, daha sonraki yıllarda bazı yönetim bilimciler de , amaç ve politika belirleme, haberleşme, teşvik ve güdüleme, kaynakları sağlama ve düzenleme, yönetimi geliştirme, karar verme, önderlik etme, personeli yönetme, kadrolaşma, bütçe ve mali işler, halkla ilişkiler, dış ilişkiler, yetki devri ve temsil fonksiyonlarını eklemiştir.

Ancak, günümüzde yöneticinin en önemli ve etkili fonksiyonları (işlevleri), amaçları tanımlamak, ortak çabaları sağlamak ve etkili bir iletişim sistemi kurmaktır. Şunu da hemen belirtmek gerekir ki, tanımlanan amaçlar ve belirlenen hedefler, yöneticinin söylediği sözlerden çok, yaptığı işlerdir. Zira astlar ve bütün çalışanlar yöneticilerin sözlerinden çok fiillerine önem ve değer verirler.

Yöneticinin Fonksiyonları

Amaçlar : Ulaşmak istediği amaçları açık bir şekilde belirtir.

Yararlar : Benzer durumlarda uygulanabilecek kararları izah ve tayini eder.

Programlar : Amaçlarına ulaşmak için takip edeceği kademeleri kararlaştırır.

Çalışma Programı : İşin tamamlanması için gerekli zamanı tayin eder.

İşlemler : İşin yapılmasında kullanılacak metotları standardize eder.

Bütçe : Programları uygulamak ve amaçlara ulaşmak için gerekli kaynakları tahsis eder.

Karar Verir : Ekibinin iki veya ikiden fazla mensubuna uygulanacak kararlar verir.

Haberleşmeyi Sağlar : Kendisi ile etrafındakiler arasında anlaşmayı sağlar.

Teşvik Eder : Faaliyete geçmeleri için etrafındakilere ilham ve cesaret verir.

Çevresindeki Kimseleri Geliştirir : Mahiyetindeki davranış, bilgi ve maharetlerini geliştirir.

Kontrol Eder : Neticeleri değerlendirir ve tanzim eder.

Performans Standartlarını Geliştirir : Mahiyetindekilere yol göstermek için geliştirmiş olduğu planlara göre yapılan icraatı değerlendirmek amacıyla ölçüler tesis eder.

Raporlar : Neticeleri kaydeder ve ölçer.

Neticeleri Değerlendirir : Yapılan işi standartlarla karşılaştırarak başarıyı değerlendirir.

Düzeltmeler : Düzeltilmesi gereken hususları ele alarak neticeleri geliştirir.

6. YÖNETİCİNİN SORUMLULUKLARI

Yönetici, yönetimden sorumlu olduğu teşkilatın amaçlarını gerçekleştirirken daima mesleki (teknik) idari, mali ve hukuki görevleri yerine getirir ve bu sırada yetkiler kullanır ve bunun sonucunda da belli bir üst kişiye (amire) karşı sorumlu olur. Bu sebeple her yöneticinin, kurumsal görev, yetki ve sorumluluklarıyla birlikte, ortak nitelikte yönetimsel görevleri, yetkileri ve sorumlulukları vardır.

Yönetimde, yöneticinin sorumluluğunun sadece görevleri ve yetkileri açısından ele alınması yetersizdir. Aslında, yöneticinin sorumluluğu, amaçlara ve hedeflere yönelik bir yönetim ortamında değerlendirilmelidir. Zira yönetici, teşkilatın amaçlarını gerçekleştirmekle yükümlü kişidir. Yönetici bu hizmetleri, kendi seçtiği ve tatbik ettiği değişik yöntemlere ve sistemlere göre yürütmektedir. Fakat, sonuçta hedeflenen amaç gerçekleştirilememiş ise, üretilen mal ve hizmetin niteliğinde öngörülen gelişme sağlanamamış ise, yönetici başarılı olamamış demektir. Bu sonuç, yöneticinin sorumluluğunu gerektirir. Zira, modern yönetimde, verimlilik açısından, önceden belirlenen hedeflerle, gerçekleştirilen sonuçlar arasındaki olumsuz fark, yöneticinin sorumluluk derecesini oluşturur.

Ayrıca, her yönetici, görevlerinden ve yetkilerinden dolayı sorumludur. Böylece, yönetimde Görev + Yetki + Sorumluluk bir bütündür.

Yönetimde yöneticilerin sorumlulukları şunlardır

a) Görevlere ilişkin sorumluluk : Teşkilatta belli zaman süreleri içinde belirlenmiş hedeflere sayısal ve niteliksel bakımlardan ulaşılamamanın derecesi, sorumluluğun derecesini gösterir. Ancak, her zaman, her olumsuz sonuçta, yönetici sorumlu tutulamaz. Zira görev veya işin gerçekleşmesini engelleyen dış faktörler de olabilir.

b) Yetkilere iletkin sorumluluk : Görevler ile onların yerine getirilmesi için kullanılan yaptırma gücü, et ve tırnak gibi birbirine bağlı iki unsurdur.

Sorumluluğu doğuran bir başka neden de, yöneticiye verilen yetkiler ve bunların kullanımı ile ilgilidir. Yetkilerin tam olarak kullanılması (eksik ya da fazla kullanılması) zamanında ve yerinde kullanılmaması, zamansız ve yersiz kullanılması istenmeyen sonuç ve durumlara neden olur. Bu gibi durumlar da yöneticiliğin sorumluluğunu gerektirir.

Sonuç olarak yöneticiler, kendilerine verilen görevlerin yapılmasından veya yapılmamasından ve yetkilerin kullanılmasından veya kullanılmamasından üstlerine (amirlerine) karşı sorumludurlar. Ancak, unutmamak gerekir ki sorumluluk almayan yöneticiler hiçbir zaman yetki kullanamazlar.

Yöneticinin Sorumlulukları

1.Kurumun ihtiyaçlarını tam olarak karşılamak.

2.Kurum ile bireyleri arasında sağlıklı ilişkiler kurmak.

3.Öğretmen, personel ve öğrenci uyum problemlerini çözmek.

4.Personel ve öğretmenin mesleki gelişmelerine yardımcı olmak.

5.Demokratik yönetimi geliştirmek.

6.Personel sorunlarıyla ilgilenmek, olumlu çalışmalarına ilgi göstermek.

7.Kurumunu ve çevresini geliştirmek.

8.Eğitim ihtiyaçlarını tam ve doğru olarak belirlemek.

9.Çevresindeki diğer yöneticilerle işbirliği yapmak.

10.Eğitim çalışmalarında çevrenin desteğini sağlamak.

11.Diğer eğitim kurumlarının çalışmalarını izleyip değerlendirmek.

12.Eğitim programlarının hazırlanmasında katkıda bulunmak, uygulanmasını sağlamak.

13.Program ve amaçlara uygun görevlendirme ve iţ bölümü yapmak.

14.Yönetim süreçlerinden etkili biçimde yararlanmak (planlama, örgütleme, organizasyon, emir verme, komuta etme, koordinasyon, denetleme.)

15.Milli Eğitim politikamıza uygun çalışmalara girmek.

16.Eğitim kurullarında yürütücü olduğu kadar, danışman olarak da hizmet etmek.

17.Kurum ve okulda, herkes için doyurucu ve sıcak bir ortam hazırlamak.

18.Sağlıklı karar vermek.

19.Hak ve adalet ilkesine titizlikle uymak.

20. Kurumunda, dayanışmayı ve güven duygusunu artırmak.

21. Planlama ve uygulamada birey ve grup sorumluluğunu geliştirmek.

22. Okul ve kurum sorunlarını, üyelere zarar vermeden çözmek vb. şeklinde sıralanabilir.

7. YÖNETİCİNİN YETİŞTİRİLMESİ

Eğitim yöneticisi ve diğer yöneticilerle ilgili alanlarda, üniversitelerimizde yeni bölümler açılmış, gerek ülkemiz içinde gerek ülkemiz dışında yetiştirilmiş elemanlarımız mevcuttur.

Bununla birlikte günümüzde eğitim yönetimi ve yönetici yetiştirme, önceden hazırlama alanında herhangi bir eğitim kurumu mevcut olmamakla birlikte, bildiğiniz gibi genelde öğretmen olarak işe başlayan eğitimcilerimiz arasından, hizmet sırasında başarı gösterenlerin bu görevlere getirildiği daha sonra da iş sırasında, amatörlükten profesyonelliğe doğru, yaparak-yaşayarak yetiştirildiği, hizmet içi eğitim imkanlarından yararlanılarak bilgi ve becerileri oranında yeni tecrübelere ulaştığı, hizmette başarısının bu tecrübesi ile orantılı olduğu bilinmektedir. O halde her kurum yöneticisi, başarıya ulaşmak için, profesyonel yöneticiliğe geçişi süratle tamamlamalıdır.

8. YÖNETİCİNİN KENDİSİNİ YENİLEMESİ

Yönetici;

-Alanı ile ilgili mevzuatı ve kaynakları takip eder, fihrist tutar.

-Gelişen teknolojiyi takip eder,

-Hizmet içi faaliyetlerine katılır,

-İşletme ve sanayiden bilgi akışı sağlar,

-Günlük gazeteleri ve aktüaliteyi takip eder,

-Görgü ve bilgi artırıcı sosyal faaliyetlere katılır,

-İlmi konferans, toplantı ve sempozyumları takip eder,

-Sportif faaliyetler hakkında bilgi edinir,

-Maiyetinde çalışan kişileri takip eder,

-Yurtiçi ve yurtdışı geziler yapar, gözlemlerini maiyetine aktarır,

-Bulunduğu yerleşim merkezlerinde çevre incelemesi yapar, kültürel değerlerini öğrenir ve çevresindekilere aktarır.

9. YÖNETİCİNİN UYMASI GEREKEN KURALLAR

-Yönetici, özel hayatı ile resmi görevini birbirine karıştırmamalıdır. Yöneticinin özel hayatı yoktur denebilir.

-Yönetici, resmiyete ve gizliliğe son derece riayet etmelidir.

-Yönetici, bu görevde kaldığı sürece öğretmenliğini asla unutmamalıdır.

-Yönetici, kişisel görüş ve yorumlardan kaçınmalı ve peşin hükümlü olmamalıdır.

-Yönetici, ne zalim ne de gafil olmalıdır.

-Yönetici, tevazu üzerine otoriteyi oturtmalı, bilgi, tecrübe ve olumlu davranışlarla görevini sürdürmelidir.

-Yönetici, görev yetki ve sorumluluklarını iyi bilmeli; konuşma ve uygulamalarını ona göre ayarlamalıdır.

-Yönetici, hizmet verdiği toplumu iyi tanımış olmalıdır.

-Yönetici, aile düzenini kurup, aile bütçesine göre gelir ve giderlerini ayarlamalıdır.

-Yönetici, sağlıklı olmalıdır. Sağlıklı olması için de bütün tedbirleri almalıdır.

-Yönetici, tasarrufa riayet etmelidir. Ancak tasarrufun, isabetli kullanma olduğunu da hatırdan çıkarmamalıdır.

-Yönetici, hitaplarında dikkatli olmalı; muhataplarına evladım, canım, üstadım gibi ifadeler kullanmamalıdır.

-Yönetici, sürekli verici durumundadır. Kısa zamanda tükenmemeli ve belirli düzeyde görev yapabilmesi için daima kendisini yenilemelidir.

-Yönetici, her an şok tesiri yaratacak olaylara karşı hazır olmalı; olayın meydana gelmesi halinde itidalini kaybetmemelidir. Fevri davranışlardan kaçınmalıdır.

-Yönetici, resmi ve mesleki yayınları sürekli izlemeli, kaynak göstermek suretiyle etrafına rehberlikte bulunmalıdır.

-Yönetici, katıldığı toplantılarda kendisine de söz verileceğini düşünerek sürekli hazır durumda olmalıdır.

-Yönetici, okul döner sermayesinden veya temrin çalışmalarından imal edilen işlerden alması halinde mutlaka bedelini ödemelidir.

-Yönetici, ikram kabulünde dikkatli davranmalı ve sınırlı kalmalıdır.

-Yöneticinin yaptığı işlerin tamamı hukuka dayalı olmalıdır. Bununla birlikte yönetici yaptığı işin psikolojik yönlerini de ihmal etmemelidir.

-Yönetici, çalışmalarında tutarlı bir yol izlemeli, kararsızlıktan kaçınmalıdır.

-Yönetici, zamanını iyi kullanmalı ve zamanının bir kısmını da düşünmeye ayırmalıdır.

-Yönetici, amirleri ve arkadaşları nezdinde, kendisini de değerlendirmelidir.

-Yönetici, birlikte çalıştığı arkadaşları ile iyi bir diyalog içerisine girebilmeli, adil ve tarafsızlığını koruyabilmeli ve kesinlikle sürtüşmelerden kaçınmalıdır.

-Yönetici, konmuş olan kurallara harfiyen uymalı ve bu konuda kötü örnek olmaktan kesinlikle kaçınmalıdır.

-Yönetici, değerlendirmeleri kişisel görüşlere değil, belgelere dayandırmalıdır.

-Yönetici, Atatürk İlke ve İnkılaplarını Ülkenin kültür kaynaklarını, Milli değerleri daima göz önünde bulundurmalı, Milli Eğitim Temel Kanunu'nun öngördüğü hususları ve Milli Eğitim amaçlarını her an hatırdan çıkarmamalıdır.

-Yönetici, değerlendirmelerini şartlara ve emsallerine göre yapmalıdır.

-Yönetici, görevini standartlarına göre yapmalıdır.

-Yönetici, imzaladığı yazılarda düzgün bir ifade kullanmalı, çalışmalarında, sözlük ve imla kılavuzu kullanmayı alışkanlık haline getirmelidir. Yöneticinin değerini imzaladığı yazılar ortaya koyar.

-Yönetici, eğitimin bir ekonomik faaliyet olduğunu bilmeli ve değerlendirmelerini ona göre yapmalıdır.

-Yönetici, protokol kurallarına önem vermeli ve kendisini buna göre hazırlamalıdır.

-Yönetici, mağdur durumda olanlara yardımcı olmayı kendisine şiar edinmelidir.

-Yönetici, amirlerini randevu ile ziyaret etmeyi alışkanlık haline getirmelidir.

-Yönetici, mevzuat adamıdır. Yaptığı işleri yazılı kaynaklara dayandırmak mecburiyetindedir. Bu bakımdan çalışma odasında mevzuatla ilgili iyi bir kaynak kitaplığı bulundurmalıdır.

-Yönetici, Devletin resmi yayınları (Resmi Gazete, Tebliğler Dergisi gibi) izlemeli ve bunlardan eksikliklerini zaman kaybetmeden tamamlamalıdır.

-Disiplin amiri olarak, mahiyetinde bulunan personelin ifadesine başvurulması halinde, yönetici bunun hukuki ve insani yönlerini de ele almalı ve bir değerlendirmeye tabi tuttuktan sonra, uygulamaya geçmelidir.

-Yönetici, insanları ve mesleğini sevmelidir.

-Yönetici, sorumluluklarda önde, menfaatlerde arkada yer almalıdır.

-Yönetici, geleceğin şartlarını da düşünmeli ve çalışmalarında dikkate almalıdır.

-Yönetici, toleranslı olmalıdır.

-Yönetici, uzmanlık alanında yeterli, mevzuatı bilen ve geniş bir kültüre sahip olmalıdır.

-Yönetici, aktüaliteyi takip etmeli, genel kültürünü geliştirmeli ve şükretmesini bilmelidir.

-Yönetici, azim ve irade sahibi olmalıdır.

-Yönetici, oto-kontrol niteliğini kazanmış olmalıdır.

-Yönetici, gerçek ile hayali konuları birbirlerine karıştırmamalıdır. Dalkavukçu yaklaşımlara asla taviz vermemelidir.

-Yönetici, problem çözümünde olumlu davranmalı ve problem çözüm yollarını bilmelidir.

-Yönetici, birlikte çalışmaya önem vermelidir.

-Yönetici, birlikte çalıştığı insanlara güven vermeli ve onlara güvenmelidir.

-Yönetici, kurumda göreve yeni başlayanlara yardımcı olmalı, onların işe ve çevreye intibaklarını sağlamaları için çaba göstermelidir.

-Yönetici, amirlerinin teveccühünü, yetki ve sorumluluklarını idrak edebilmelidir.

-Yönetici, görev yaptığı kurumdaki çalışmalarla ilgili olarak üst makamlara bilgi vermelidir.

-Yönetici, halkla ilişkilere önem vermelidir.

-Yönetici, temsil ettiği kurumun maddi ve manevi varlığının hissedilir duruma getirilmesine ve müesseseleştirilmesine çalışmalıdır.

-Yönetici, okul-mezunlar ilişkisini izlemeli ve bunun devamını sağlamalıdır.

-Yönetici, çalışmalarını günlük tutarak yürütmelidir.

-Yönetici, çalıştığı kurumda, çalışmaların arşivlenmesine, tarihçe tutulmasına özen göstermelidir.

-Yönetici, sabotajlara ve yangına karşı gerekli tedbirleri almalı ve personeli de bu konuda yetiştirmelidir.

-Yönetici, kurumda moral eğitimine önem vermelidir.

-Yönetici, yardımcılarını her şeye evet diyenlerden değil, kişilik sahibi, haysiyetli, gerektiğinde kendisini de ikaz edebilecek kimselerden seçmelidir.

-Yönetici, kıskanç olmamalı, yerine eleman yetiştirmelidir.

(Sayfa Başına Dön)

 


 3-YÖNETİCİ ÖĞRETMEN VE PERSONEL İLİŞKİLERİ

 Hepimizin bildiği gibi yönetim, insanlık tarihi ile yaşıt bir iştir. Teşkilatlanmış bir insan grubunun bir takım amaçlarla belli işleri gerçekleştirme çabası gösterdiği her yerde, yönetim söz konusudur. Gerçekleştirilmesi amaçlanan işlerin yerine getirilmesi için gurubu teşkilatlandıran, emirler veren, grup çalışmalarını aynı amaca yöneltip koordine eden, denetleyen, kısaca sorumluluğu üstlenen kişi, yöneticidir.

O halde, her okul ve birim müdürünün, eğitim alanında başarıya ulaşmak için, kurum yönetiminin temel amacını doğru olarak bilmesi ve uygulaması gerekir.

Yöneticiler, kurum içinde ve dışında yönetimi sürdürürken, çevresindeki topluma hizmet ederler. Bu çalışmaları ülkedeki bütün eğitim sistemini doğrudan doğruya etkiler. Bütünü ile çalışmalarındaki başarı, kurum içi ve dışı ilişkilerinin etkinliğine bağlıdır.

Ayrıca, iyi huy ve ideallere sahip olmalı, olaylar karşısında, hizmet sırasında yaratıcı, açık, objektif, girgin, sakin, ileri görüşlü ve yüksek moral içinde bulunmalı, olayları ve yönetimindekileri kontrol altında tutmak durumunda olduğunu unutmamalıdır.

Çeşitli yönetmeliklerde yönetme işinde çevre ilişkileri konusunda da bazı esaslar geliştirilmiştir

Yöneticinin, öğretmenlerin ve personelin bu konudaki olumsuz durumlarını kolay yolla uyarıp hatırlatabilmesi için, kendisinin her şeyden önce koymuş olduğu kurallara alışkanlık derecesinde bağlı olması gerekir.

Yöneticiler; yönetimindeki personeli olumlu işlere fedakarca sevk edebilmeleri için, insan psikolojisini iyi bilen, işe sevk edeceği personeli ustalıkla seçen ve onlara karşı özel tavrı ile yüksek randıman alabilmesini bilen kişilerdir.

Ayrıca, maiyetindekilerle ve çevresiyle tüm ilişkilerde olumlu bir diyalog içinde olması gerektiği bilinmektedir. Astlarından şikayetçi, üstlerinden gayri memnun, işini sevmeme tavrı içinde bulunan bir yöneticinin, başında bulunduğu kurum personelini olumlu hizmete sevk edebildiği görülmemiştir.

Yöneticinin maiyetindeki personelin bazı küçük olumsuz, tutum ve davranışlarını zamanında önlemesi, rehberlik yoluyla gidermesi,saygı ve sevgiye dayalı iyi ilişkiler kurup otorite sağlaması halinde, çevre ile münasebetlerine de bu durum olumlu şekilde yansıyacak ve kurumun müspet olarak tanınmasına yararı dokunacağı gibi, mahallinde çözümlenebilecek birçok maddi ve manevi sorunların da bu güzel ilişkiden dolayı giderilebileceği görülen örneklerdendir.

Yöneticilerin dikkate almak zorunda oldukları diğer bir husus da, öğretmen ve personelle ilişkilerinde konuşma kurallarına, örf, adet ve teamüllere uyma alışkanlığı kazanmış olmaları, üsluplarında okşayıcı, güven verici, ferahlatıcı, yatıştırıcı ve sevk edici tutum ve davranış içinde bulunmaları gerekir.

Yöneticilerin öğretmen ve personeline yakın olması, Anayasa’yı, Milli Eğitim Temel Kanunu’nu, Teşkilat Kanunu’nu, amaç ve ilkelerini iyi bilmesi, bunlardan kurumuna düşen fonksiyonu kavraması, personelinin görev ve yetkilerini, hak ve sorumluluklarını öğrenip, öğretip takip konusu yapabilmesi için, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu, ile 1702 Sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümlerini iyi bilen eleman durumunda olması gerekir.

O halde, yönetici bir plan ve program dahilinde personelini olumlu-olumsuz bütün yönleri ile tespite çalışıp, bunları zaman içerisinde sabırla mükemmele götürme gayreti içinde olmalıdır. Öğretmenlerin personele, personelin öğretmenlere, tüm personelin yöneticiye ve çevreye nasıl davranacağını önceden tespit ettiği ilkelere göre gerekli rehberliği yapma ve personeline iyi davranışlar kazandırma durumundadır. Kısaca, her yöneticinin, bulunduğu çevrede Devleti temsil ettiğini hiç bir zaman unutmaması gerekir.

(Sayfa Başına Dön)

 


4-YÖNETİCİ ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ

Çeşitli kanun, tüzük ve yönetmeliklerle yöneticilerin görev ve sorumlulukları belirlenmiştir. Tüm yöneticiler bu görev ve sorumlulukları bilmek zorundadır.

Yöneticilerin tamamının,“Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden sorumlusunuz” kutsal hükmünün bilinci içerisinde olması gerekmektedir. Hele bu sorumluluğun kutsiyeti ve değeri, kendilerine emanet edilen Türk Gençliğinin geleceği ile ilgili ise, sorumluluk o nispette ağır ve o nispette yücedir.

Anayasa’nın 58 inci maddesinde de “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve CEHALETTEN korumak için gerekli tedbirleri alır.” hükmü yer almaktadır. Tüm kötülüklerin temelinde cehalet bulunduğuna göre, cehaletle mücadele edecekler eğitim ve öğretim çalışmalarına katılan, her derece ve kademedeki yöneticiler ve öğretmenlerdir.

Büyük Önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, eğitimin önemini “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, müstakil, şanlı bir cemiyet halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder" sözleriyle açıklamışlardır.

O halde gençlerin büyük çoğunluğunu oluşturan öğrencilerin daha iyi yetiştirilmesi için bazı esasların tespit edilmesine ihtiyaç vardır. Bu esaslar ana çizgileriyle şunlardır:

- Öğrencilere kazandırılacak pratik bilgi ve becerilerin sağlam ve köklü olabilmesi için okulların; derslik, laboratuar, işlik, kitaplık, atölye, oyun alanı gibi bölümleri, yeterli araç-gereçlerle donatılmalıdır ve öğrencilerin faydalanmaları mutlaka sağlanmalıdır.

- Öğrenciye, gerektiği zaman ihtiyacı nispetinde; sevgi, saygı, şefkat ve alaka gösterilmelidir.

- Öğrencilerin hatalı davranışları, sebep-sonuç ilişkileri gösterilerek ikna edilmeli, eğitimde tatbik edilecek mükafat ve cezalar hem son derece az bir ölçüde olmalı, hem de öğrenciye gayet haklı görünmelidir.

- Öğrencilerin olumlu ve başarılı davranışlarını, dikkati çekilerek ödüllendirici bir yaklaşım içine girilmeli, sorumluluk verilmeli ve böylece öğrencinin kendisine güven duygusu geliştirilmelidir.

- Öğrencilere yeteri kadar eğlenme, oyun hakkı tanınmalı, iyi arkadaşlar edinmelerine yardımcı olunmalıdır.

- Kendi inisiyatifleriyle hareket etme imkanı verilmeli, korku ve endişesiz bir ruh hali geliştirilmeli, baskı ve aşırı denetim altında tutulmamalı, kişiliğinin gelişmesine yardım edilmelidir.

- Öğrencilerin sorduğu sorular cevaplandırılmalı, susturularak öğrenme merakı köreltilmemelidir.

- Araştırma ve tenkit alışkanlığı kazandırılmalıdır.

Öğrenciler, ileride millet topluluğu içinde belli bir meslekte başkaları ile birlikte çalışmaya aday olduğunda, belli ve ortak amaçlar için başkaları ile işbirliği yaparak çalışmaya, daha okulda iken alıştırılmalıdır.

Bu yolla kendisini, içinde bulunduğu topluluğun bir üyesi ve ancak o topluluk içinde bir varlık olduğunu duymalı, yurttaşların birbirlerine ne kadar muhtaç olduklarını ve ne kadar bağlı olmaları gerektiğini daha iyi anlamalı, milli dayanışmanın anlamını daha iyi kavramalıdır.

Öğrenci, okulda çevreye yararlı iş yapmaya, işten haz duymaya, üzerine sorumluluk almaya, yaptığı işi kusursuz, temiz, ihtiyaca ve milli menfaatlere en uygun bir şekilde yapmaya alıştırılmalıdır. İş denince de bedeni ve fikri bütün meziyetleri harekete getiren çalışma konuları anlaşılmalıdır.

Öğrencilerin belli bir amaca ulaşmaları için çalışırken amacı iyi kavramalarına, ona ulaşmak için gerekli tedbirler üzerinde düşünmelerine, alınacak tedbirleri ihtiyaca uygun bir şekilde uygulamalarına ve elde edilen sonucu denetlemelerine böylece kendi kendilerini yönetmelerine dikkat edilmelidir.

Öğrencilerin başarılı olmaları için, sabırla çalışma, yeterli imkan, kendine güvenme, dürüst olma, bilgi edinmeyi sevme gibi özelliklerinin bulunması gerektiği öğretilmeli, bir insan olarak “Ya bilen, ya öğrenen, ya dinleyen veya bilgiyi seven” olmalarının icapettiği, cehaletten ise kaçınmanın lüzumu her fırsatta açıklanmalıdır. Her zorluğu yenmenin anahtarının sabırla çalışma olduğu belirtilmelidir.

Yöneticiler, öğrencilerinin; çalışma zevkini duyan, iş üzerindeki çalışma gücünü geliştirerek sürdüren, gücü nispetinde de geçimini düzenleyen, hesabını bilen yurttaş olmalarını sağlamalıdır.

Gençlerin önemli problemlerini halletmek için onların eğitim problemlerine eğilmek gerekmektedir. Çünkü eğitim, problemlerin tanınmasında, değer hükümlerinin yerinde verilmesinde en önemli unsurdur.

(Sayfa Başına Dön)


5-YÖNETİCİ VELİ İLİŞKİLERİ 

Yönetici ve Görevleri

Belirtildiği gibi yönetici; insanları, belirlenen amaca doğru istenen biçimde hareket ettirebilen kimsedir.

Eğitim-öğretim kurumlarında müdür, kurumun yöneticisi ve lideridir. Müdürün, bulunmadığı hallerde yönetim görevini, müdür yardımcıları üstlenirler.

Her yönetici, şu temel görev ve sorumlulukları daima göz önünde bulundurmak durumundadır:

- Okulun ihtiyaçlarını tam olarak karşılamak,

- Okul ile bireyler arasında sağlıklı ilişkiler kurmak,

- Öğretmen, personel ve öğrenci uyum problemlerini çözümlemek,

- Öğretmen ve personelin mesleki gelişmelerine yardımcı olmak,

- Demokratik yöntemi geliştirmek,

- Görevlileri önce insan olarak görmek ve sonra görevleriyle ilgilenmek,

- Öğretmenlerin sorunlarıyla ilgilenmek ve olumlu çalışmalarına yüksek ilgi göstermek.

- Okul ve çevresini geliştirmek,

- Eğitim ihtiyaçlarını belirlemek,

- Öteki eğitim yöneticileriyle işbirliği yapmak,

- Eğitim çalışmalarında çevre ve velilerin desteğini kazanmak,

- Eğitim programlarının hazırlanmasına katkıda bulunmak,

- Eğitim programlarının amaçlarına uygun görevlendirme ve iş bölümü yapmak,

- Hak ve adalet ilkelerine titizlikle uymak,

- Okul-Aile Birliği ve Koruma Derneği çalışmalarını yönlendirmek,

- Öğrenci sorunlarının çözümünde Sınıf Öğretmenleri ve velilerle işbirliği yapmak,

- Okulu, çevreye ve velilere en iyi şekilde tanıtmak.

Veli ve Görevleri

Okullarda, öğrencilerin her türlü hareketi ile eğitiminde sorumlu kabul edilen kişi, veli olarak düşünülmüştür. Bir kişi, öğrenci kaydı esnasında ilgili belgeleri imzalamakla bu görevi kabul etmiş olur. Buna göre veli öğrencinin bütün sorumluluğunu üstlenmiştir.

Veliler görevlerini;

- Türk Milli Eğitimi ve amaçları,

- Okul programı,

- İlgili yönetmelikler,

- Öğrenci başarısının takibi ve arttırılması,

- Evde iyi bir çalışma ortamının hazırlanması,

- Öğrenci devamının takibi,

- Disiplin, kılık-kıyafet, toplum düzenine uymak,

- Öğrencilerin gidip gidemeyecekleri yerler hakkında yönetim ile işbirliği,

- İsraf ve gösterişten kaçınmak, Devlet malını iyi kullanma konularında işbirliği,

- Özel yetişmeye ve teşvike muhtaç çocuklar hakkında okulla işbirliği yaparak çözüm yolları aramak,

-Temizlik, sağlık, düzenli beslenme ve boş zamanları değerlendirme konularında yönetime yardımcı olmak,

- Trafik kazaları ve önlemleri için yönetimle beraber çalışmak,

- Sınıf öğretmenleriyle sık sık öğrencinin durumunu görüşmek,

- Özürlü çocukların çevre ve okula uyumu için yönetime yardımcı olmak,

vb. konular hakkında okul yöneticisinden bilgi almak ve gereğini yerine getirmek suretiyle yaparlar.

Velilerle İlişkilerde Yöneticilerin Uyması Gereken Prensipler

İyi bir yönetici velilerle ilişkileri esnasında şu prensipleri göz önünde bulundurmak durumundadır.

- Doğruluk,

- Tarafsızlık,

- Devamlılık,

- Açıklık, ilgi çekicilik,

- Yeterlik.

Okul yöneticileri, velilere okulları hakkında bilgi verirken her şeyden önce doğru olmalıdır. Okullar hakkında doğruyu bilmek velinin hakkıdır. Doğru bilgi verilmeli derken gizli kalması gereken bilgilerin verilmesini kastetmiyoruz. Velilerle görüşmelerde onların da sırlarını saklamayı bilmelidir. Kısaca, verilmesi yerinde olacak bütün bilgileri doğru olarak vermeye çalışmalıdır.

Tarafsızlık doğrulukla yakından ilgilidir. Okullar hakkında bilgi verilirken, öğrencilerin iyiliğinden ve gelişmelerinden başka hiçbir menfaat gözetilmemelidir.

Okullar hakkında bilgi verme işlerinde bir devamlılık olmalıdır. Sık sık veli toplantıları yapılmalı, genel açıklamalarda bulunmalı, ferdi görüşmeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır.

Bilgi verirken; açık, anlaşılır, velilerin seviyelerine uygun bir anlatım şekli seçilmelidir. İlgi çekici bir açıklama yapılmalıdır. Her seviyedeki veli bundan yararlanmalıdır.

Verilen bilginin miktarı ve ölçüsü önceden belirlenmelidir. Velileri sıkan yollara başvurulmamalı, bunun yerine yapılmış ve iyi sonuç alınmış işler belirtilmelidir.

Yukarıda belirlenen prensipler çerçevesinde yöneticiler;

- Velilerin görevleri,

- Kayıt-kabul işlemleri,

- Okul-Aile Birliği çalışmaları,

- Koruma Derneği faaliyetleri,

- Genel veli toplantılarında ise;

* Okulun tanıtılması ( kadro, eğitim-öğretim ve yönetim ve bütçe ),

* İdari, Disiplin, Sınıf Geçme, Sınav vb. yönetmeliklerin ilgili bölümleri,

* Kılık-kıyafet,

* Temizlik, tertip düzen ve topluma uyum,

* Özel yetenek ve özel eğitim,

* Gelişme çağı problemleri,

* Sosyal faaliyetler,

* Sportif çalışma programı

konularında velilere öncelikle bilgi vermek ve onlarla işbirliği yapmak durumundadır.

Yukarıda belirtilen çalışmaların yapılması ile eğitim-öğretim kurumunun daha iyi ve istenilen amaca uygun yönetildiğini ve velilerle yönetimin işbirliği içinde pek çok problemi çözebileceğini söylemek mümkün olacaktır.

(Sayfa Başına Dön)


6-YÖNETİCİ ÇEVRE İLİŞKİLERİ

Türk Milli Eğitiminin genel ve özel amaçları; Anayasada, Milli Eğitim Temel Kanunu’nda belirlenmiştir. Bu amaçlar, özetle; İstikbalde çağdaş Türk insanını hazırlamaya, yetiştirmeye, geliştirmeye, gelecekten ümitli, mutlu ve inançlı, iyi insan, iyi vatandaş, çağdaş teknolojiye hakim, modern, uygar, muktedir, bedenen ve ruhen sağlıklı, Milli, ahlaki değerlerle donanmış, müşfik Türk insanını oluşturmaya yöneliştir. Bu hedef, sorumluluğun önemini ortaya koymaktadır.

Bu bakımdan eğitim, sosyal gelişme açısından; bayındırlık, ulaşım, haberleşme, sanayi ve öteki ekonomik alanlara yeterli sayı ve nitelikte insan gücü yetiştirmede, kısaca çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmada en mühim kaynaktır.

Millet olarak eğitim hayatımızın devreleri içinde, Cumhuriyet döneminde okullaşmaya ve eğitime verilen değer ve hizmetler büyük Milletimiz için sevindiricidir.

Anayasanın ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nun eşitlik ilkesine dayalı olarak eğitim-öğretim hizmetlerinin yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, çağdaş imkanlara kavuşturulması şüphesiz daima hedef olmaya devam edecektir.

Günümüzde, hızla gelişen ve değişen teknolojiye ulaşılabilmesi için özellikle okul binası ve tesislerinin, eğitim araç-gereçlerinin sayı ve nitelik bakımından yetersiz kaldığı bilinen bir gerçektir.

Bu husustaki eksiklikler değerli yöneticilerimizin üstün gayretleri ile en aza indirilecek ve giderilebilecektir.

Sevinç ve iftiharla söyleyebiliriz ki, Devletimizin eğitim hizmetleri için genel bütçeden ayırdığı pay her yıl giderek artmaktadır. Ancak, bütün bunlara rağmen bütçede eğitim için ayrılan payın, ihtiyaçlara göre kafi olmadığı Devletimizin en üst kademesindeki yetkililerce de bilinip zaman zaman ifade edilmektedir.

Yurdumuzun coğrafi konumu da ayrı bir etkendir. İşte bu sebep ve gerçeklerden hareketle değerli yöneticilerimizin bu yüksek sorumluluğu idrak ederek mahalli imkan ve kaynakları harekete geçirip mevcut mevzuat çerçevesinde büyük milletimizin eğitim-öğretim hizmetlerine daima var olan teveccühünü ve katkısını kanalize ve koordine ederek okullarımızın sıkıntılarını gidermeye, mecbur olduklarının şuurunu taşıdıkları, bu yolda üstün gayret göstereceklerini ümit ediyoruz. Çünkü her eğitimcinin en önde gelen vasfı, yüksek ideallerle bağlı olduğu Milli Eğitime inanç içinde olmasıdır.

Günümüzde yöneticilerimizin genel hedefi Bakanlığımızın eğitim politikaları ve amaçları doğrultusunda okulu yaşatmak, etkili bir biçimde işler durumda tutmaktır. Bunun için de her eğitim yöneticisinin çevre ilişkilerinin geliştirilmesi ve verimliliği yönünden bazı temel görev ve sorumlulukları daima göz önünde bulundurması gerekmektedir.

Yöneticilerimizin yetki hiyerarşisindeki yerleri hepimizin malumudur. Üst düzeylerde oluşturulan eğitim politika ve planlarını, astlarını ve okulundaki diğer eğitimcileri harekete geçirerek uygulamaya koymak için okul içinde ve dışında yönetimi sürdürürken hem yakın çevresindeki topluma, hem de okuldaki öğrencilere hizmet ederler. Bütünü ile çalışmalarındaki başarı, kurum içi ve dışı ilişkilerinin etkinliğine bağlıdır.

Diğer yönden bütün yöneticilerin, her okul ve kurumun genel amaçlarını yerine getirirken; teknik, ticari, muhasebe, güvenlik ve yönetim hizmetlerinde bulunması kaçınılmazdır. Bütün bunları mevzuat doğrultusunda en doğru ve yararlı surette yapabilmesi için doğrudan veya dolaylı olarak çevresi ile ilişkilerinin sağlıklı yürütülmesi şüphesizdir.

Dolayısıyla yöneticinin maiyetindekilerle, çevresi ile olumlu diyalog içinde bulunması önem kazanmaktadır. Yönetici, başında bulunduğu kurumun amacına götürülmesinde eldeki malzemeyi en iyi şekilde değerlendirip, bütün olumsuzlukları görüp bunlara rağmen kurumu hedefe doğru sevk edebilmelidir.

İyi bir yöneticinin kurum personeli ile sevgi ve saygıya dayalı olumlu ilişkiler kurup otorite sağlaması halinde çevre ile münasebetlerinde bu durumun müspet olarak yansıyacağı, mahallinde çözümlenebilecek bir çok maddi ve manevi meseleleri bu güzel ilişkiden dolayı halledebileceği bilinmektedir.

Okullarımızın, bütün ihtiyaçlarının Bakanlığımızın kaynaklarından karşılanamadığı bilinen bir gerçektir. Bu durumu iyi bilip takdir edebilen ve Devletin eğitime ayırdığı kaynakları müspet yaklaşımlarla yorumlayıp, çevreye bu doğrultuda telkinlerde bulunarak kurumun bazı ihtiyaçlarını mahallinden karşılanması gerektiğini, koruma derneklerinin öğrenci velilerine, hasılı mahalli yöneticilere anlatabilen başarılı okul müdürlerimizin kurumlarını birçok araç-gereç ve imkanlarla kolaylıkla kavuşturdukları görülmektedir.

Kısacası taşrada Bakanlığımızı temsil eden yöneticinin merkezden yakınarak bir yere varamayacağı gibi mahallen de yardım görmesi çok güçleşir.

Okul, bütünüyle hayatın ta kendisidir. Eğitimin ilgi alanında bulunan kitlelerin öğrencilerden ibaret olmadığı, her zaman, her yerde ve herkese hitabeden eğitimin, okullardan çevreye de dönük olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

Yönetici, kurumunda yapılması gereken hizmetlerin tamamını iyi tespit etmelidir. Bu hizmetlerin en güzel şekilde kimler tarafından nasıl, ne zaman yapılabileceğini belirlemeli ve programlamalıdır.

Her okul müdürü, başında bulunduğu okulu bir ilim mabedi olarak görmek zorundadır. Bunu da en iyi ispat edecek olan; binası, araç-gereçleri, iç alanının düzeni, tertibi, temizliği ve bütün halinde göze hoş gelen örnek gösterilebilecek görüntüsü olacaktır.

Mevcut imkanlara rağmen bir kurumun dış görünüşü ile; bahçesi bakımsızlıktan yabani otlarla dolu ise, duvarları boya ve badanasızsa, bacaları yıkık, yağmur olukları kopmuş, kiremitleri kırık, camları pis ve eksikse o kurum yöneticisinin çevre ile ilişkilerinde olumsuzlukları olduğu anlaşılır. Bu noksanlıklarla o kurumda eğitim-öğretimin verimli ve düzenli yapıldığı iddia edilemez.

Okul bir ilim mabedi olarak tanımlandığına göre binasıyla, bahçesiyle, araç-gereçleriyle bir tertip ve düzenin manzumesi içinde bulunmak durumundadır.

Yönetici, kurumun en iyi şekilde işlemesini sağlarken; idareciliğin bir sanat olduğunu, büyük gayret ve fedakarlık istediğini, aynı zamanda mevzuata hakim bilgi seviyesini kazanmak durumunda olduğunu; çevredeki resmi ve özel kurum ve kuruluşlarla da sağlıklı ilişkiler içinde bulunmak gereğini unutmamalıdır.

Resmi kuruluşlarla münasebetlerinde akıldan hiç çıkarılmayacak husus, hiyerarşidir. Üstlerini aşarak, onları dikkate almadan girişeceği her işte niyeti iyide olsa antipati toplayacağını hatta bazen başarısızlıkla karşılaşabileceğini düşünmelidir.

Yöneticinin elbette direkt ve en direkt ilişkilerde bulunacağı kurumlar; il, ilçe kasaba ve beldelerdeki kurum ve kuruluşların teşkilatlanma duruma göre değişecektir. İlçeyi ele alacak olursak imkanları ölçüsünde büyük çalışma ve gayret içinde bulunan kurum yöneticileri, İlçe'nin en büyük mülki amirinin takdirini toplayacak böylece elde olmayan imkanların sağlanmasında öteki resmi kurumların ilgi ve yardımlarının temininde başarıya ulaşacaktır.

İlişkilerin düzenli yürütülmesinde, yöneticilerin nazik, saygılı aynı zamanda her haliyle ciddi ve inandırıcı olmaları çok mühimdir.

Sosyal ve eğitici faaliyetlerle, öğrencilere ve çevreye hizmet götürülürken büyük ilginin toplanacağı, resmi ve özel kurum ve kuruluşların, velilerin, her yönü ile üstün seviyeye çıkma çabasında gördükleri kurum için, ellerinden gelen imkanları sunacakları, daha verimli çalışmasının temini yolunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacakları pek çok örnekleriyle ispat edilmiş gerçeklerdendir.

Yöneticiler görevli bulundukları yöredeki; tüm kamu ve özel kurum ve kuruluşların mahalli birimleri ile ilişki kurabilirler.

Okul-kurum yöneticilerinin Türk Milletinin gelişmesinde ilerlemesinde maddi ve manevi olarak çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmasında en önemli etkenin eğitim olduğu inancını taşıdıkları bir gerçektir.

Yönetici “Kendi okulunu kendin yap” programına katkıları yanında bir ilim mabedi olan okullarımızın maddi imkansızlıklarını, araç-gereç eksikliklerinin giderilmesini sadece Bakanlığımızın bütçesinden beklemeden resmi-özel kuruluşlarla samimi ve yakın ilişkiler kurarak, mahallen pek çok problemleri çözümleyecekleri, yeni gelişmelerde başarıya ulaşacakları pek çok örnekleriyle görüldüğü gibi en önemli görevlerindendir. Unutulmasın ki, “Cehalet, eğitimden daha pahalıdır.”

"Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi idare etmek isteyenler memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şartlar içinde yaşamalı ki ne yapmak gerekeceğini ciddi olarak hissedebilsinler."

1923-M. Kemal ATATÜRK

"Giriştiğimiz büyük faaliyetlerde, milletimizin yüksek kabiliyeti ve yüksek bilinci başlıca yol göstericimiz ve başarımızın kaynağı olmuştur."

1926-M. Kemal ATATÜRK

(Sayfa Başına Dön)

(MEB Hizmetiçi Eğitimi  notlarından)

                                                          

  Bu sayfa 05.04.2009 15:15:23 Tarihinde Güncelleştirilmiştir