Ana Sayfa

 Öğretmenler

 

 

 

"İnsanlar arasında zihinsel güçler bakımından doğuştan gelen bazı farkların bulunduğunu inkâr edemem ama bunlar, eğitimin ürünü olarak sonradan meydana getirilmekte olanların yanında hemen hemen bir hiçtir." diyerek eğitime büyük bir pay tanıyordu.

Johnson'ın Hayatı, Boswell (15 Mart 1776, Cuma)


SEVİYE GRUPLARI VE OKULDA ÖĞRENME SÜRECİ

Giriş

Seviye Grupları

Seviye Gruplarına Alternatif Yaklaşımlar


Giriş

 

Her toplumda planlı eğitim okulun görevidir. Bütün dünyada gençlerin eğitiminin büyük bir kısmını okullar üstlenmiştir. Okul, öğretmenlerle öğretim araçlarından yararlanarak sayıları 20-70 arasında değişen öğrenci gruplarını öğretmek üzere örgütlenmişlerdir. Okullardaki öğretimin büyük bir kısmı planlı etkinliklerden oluşmaktadır; nitekim, belli bir okul döneminde ya da yılında gerçekleştirilen öğrenmeler, daha sonraki bir dönem ya da yılda gerçekleştirilecek olanların ön şartlarını yanı temelini oluşturan öğrenmelerdir. 

Bu öğretme-öğrenme sürecinde öğrenciler, nelerin ve nasıl öğrenileceğinin öğrencilerin yaş ya da sınıf düzeylerine uygun olması gerektiği görüşüyle belli yaş ya da sınıf düzeylerine ayrılmaktadır. 

Her öğretim düzeyinde, hem öğrencinin mevcut öğrenme düzeyini hem de ona verilecek olan eğitim fırsatlarını belirleme amacıyla bazı hedeflerle tutarlı öğrenme göstergelerinden yararlanılmaktadır. Öğrenimin çeşitli evrelerinde elde edilen bu hedeflerle tutarlı öğrenme göstergeleri, bireyler arasında gittikçe daha da artan farklar bulunduğunu göstermektedir. Daha ileri öğrenme fırsatları ellerinden alınan, belli öğrenme yaşantıları takımını tekrara zorlanan ve daha ileri öğrenme fırsatları ile donatılan tüm öğrencilerin kendileriyle ilgili olan bu kararlara lâyık oldukları kabul edilmektedir. Öğrenme bakımından bireysel ayrılıkların açıklanmasında ve farklı kişilere okul ve toplumca tanınan farklı ileri öğrenim olanaklarının savunulmasında öğrenciler arasındaki bu tür ayrılıklardan yararlanılmaktadır.

Öğrenmede gözlenen bireysel ayrılıkların, yordanabilen, açıklanabilen ve birçok yollarla değiştirilebilen bir olgu olduğu kabul edilmektedir. Öğrencilerde gözlenen bireysel ayrılıklar ise anlaşılması daha da güç olan bir konudur. Bu konudaki görüşler, nedenleri öğrencilerin kişiliklerinde aramakla işi bulandırmakta ve araştırmacıların  birey ile onun eğitimsel ve toplumsal çevresi arasındaki etkileşimi incelemesini, bu etkileşimi odaklayarak doğrudan bireyin eğitim problemleriyle uğraşmasını zorlaştırmaktadır.

Okulda öğrenme bakımından bireyler arasında büyük ayrılıklar bulunduğu, bütün araştırmalarda savunulmaktadır. Eğitimdeki başarı ile ilgili olarak birçok ülkeyi kapsayan bazı geniş kapsamlı araştırmalar da okul başarısı bakımından çok büyük bireysel, gruplar arası ve uluslararası farklar bulunduğunu ortaya koymuştur. İlköğretimin üçüncü sınıfında kendini göstermeye başlayan bu farkların sonraki yıllarda daha da artmaya başladığını gösteren önemli kanıtlar bulunmaktadır. 

Öğrenciler arasında okul öğrenmeleri bakımından farklar bulunduğu ve bunların kalıcı farklar olduğunu gösteren kanıtlara rağmen, Bloom öğrenciler arasındaki bu farklardan doğan değişkenliğin büyük bir kısmının, ev ve okul çevresi koşullarına bağlanabileceğine inanmaktadır. Okul öğrenmelerinde görülen bireysel ayrılıkların büyük bir kısmı doğuşla ve tam yani değişmez bir biçimde belirlenmemekte olup, bunlara, sonradan ve insan ürünü olarak meydana getirilmiş farklar olarak bakılabilir. Farkların bir kısmı, aile ve okulda ve bu kurumlardaki uygulamaların bir ürünü olarak meydana gelmektedir. İster öğrenme çabası etkili isterse etkisiz olsun, her iki halde de öğrenci üzerinde bir değerlendirme yapılmakta;  öğretimin etkili olup olmadığı  ya da öğrencinin ilgili ön öğrenmelerle hazırlanmış bulunup bulunmadığı ancak çok nadir olarak söz konusu olmaktadır. Öğrencinin diğer öğrencilerden daha iyi ya da kötü  öğrenebildiğine yani onun kendi sınıfındaki ya da yaşındaki diğer öğrencilerden farklı olduğuna inandırılmasında anne-baba, öğretmen ve okulun bu tür yargılarının etkisi büyük olmaktadır. Öğrenci ile onun saydığı kişiler böyle bir inançta birleşince, onların birbirine karşı davranışları da bu inançla uyumlu bir biçim almaktadır. Öğrenme bakımından bireysel ayrılıklar olacağını bekleyen öğrenci, anne-baba ve öğretmenler, bu ayrılıkları büyütücü ve derinleştirici bir ortam hazırlayarak böyle bir sonuca katkıda bulunmaktadırlar. 

Okul öğrenmelerinde bireysel ayrılıklara yol açan en önemli nedenlerden biri öğretimde, grupla yani toplu öğrenmenin can alıcı bir yer ve önem kazanmasıdır.20-70 arasında öğrenciden oluşan bir gruba yöneltilen tek tip öğretimin bu öğrencilerden bazıları için etkili olurken diğerleri için etkisiz kalması doğaldır. Bu yönüyle okul öğretimi zamanla daha da artacak olan hatalarla yüklü bir öğretim olma durumundadır. Okul düzeyinde hem öğretim hem de öğrenme aksaklıklarını belirleyerek düzeltecek yollar bulunmadıkça, bu düzen, büyük bir olasılıkla zamanla daha da büyüyen bireysel ayrılıklar yaratmaya devam edecektir.

Böylesine "hata yüklü"  bir düzenin karşıtı, "hatasız" bir öğretim ve öğrenme düzenidir. "Dahi" derecesinde usta bir özel öğretici ile onun rehberliğinde öğrenen tek öğrenci arasındaki iletişimin en yüksek ve yoğun bir ideale ulaşması hali "hatasız" bir öğrenme- öğretme yaklaşımını örneklendirir; çünkü bu anda, hem öğretim hem de öğrenmedeki "hata"ların en aza inmiş olması beklenir. Burada dile getirilen " bir öğrenci, bir öğretici" durumundaki "en az hata" düzeyine grup öğretiminde de yaklaşmanın, öğretim ve öğrenmeyi bu derecede hatalardan arındırmanın gerçekten de mümkün olup olmadığı bir tarafa "hata"ların maksatlı ve planlı bir şekilde belirlenerek düzeltilmesiyle mümkün olması beklenir.

İşte bu "hata"lardan  birisi seviye (düzey) gruplarıdır. Uygulamada seviye gruplarının bazı olumlu yanları yok değildir ancak olumlu uyanlarının yanında  olumsuz yönlerinin daha çok olduğu görülmektedir. Bu yazımızda düzey kümelerinin tanımını, olumlu yönlerini, olumsuz yönlerini ve alternatif yaklaşımları irdeleyeceğiz.


 

Seviye Grupları (Düzey Kümeleri)

 

Tanımı: 

Öğrencileri, akademik başarı ve diğer yetenekleri açısından homojen kümelerde toplayarak, öğrenme-öğretme etkinliklerini bu kümelere göre düzenleme uygulamasıdır.

Değişik düzey kümeleri uygulaması mevcuttur. Bunlardan bazıları:

A) Dersliklere göre düzey kümesi:Akademik başarı, zekâ bölümü, öğretmen kararları bunlardan biri ya da bileşimine göre, öğrencilerin kendi düzeylerine uygun dersliklerde eğitim görmeleri esasına dayanan bir uygulamadır. Öğrenciler günlük öğretim zamanının tümünü, benzeşik nitelikteki öğrencilerin oluşturduğu dersliklerde geçirirler.

B) Derslik içinde düzey kümesi:Öğrencilerin belirli etkinlikler ya da amaçlar doğrultusunda, derslik içinde düzeylerine göre alt kümelere ayrılması uygulamasıdır. Bu uygulamada, derslere göre öğrencilerin başarı düzeyleri göz önüne alınmakta; örneğin matematik dersinde alt düzey kümesinde olan bir öğrenci, Türkçe dersinde üst düzey kümesinde yer alabilmektedir. Bu uygulama İlköğretim Programının "seviye gruplarıyla çalışmalar" başlığı altında da yer almaktadır. Bu çalışmaya Türkçe ve matematik gibi ifade ve beceri derslerinde yer verilmesi önerilmektedir.

C) Derslere göre düzey kümesi:Öğrenciler günün bir bölümünü ya da tamamını karma dersliklerde geçirirler. Bir ya da daha fazla konu alanında akademik başarı düzeylerine göre kümelendirilirler. Bu uygulamada düzeylere göre ayrılmış derslikler oluşturulur ve öğrenciler kendi düzeylerine uygun dersliklerde eğitim görürler. Derslik içinde düzey kümelerinde olduğu gibi bu uygulamada da öğrenciler, başarı düzeylerine göre bir derslikte alt düzey kümesinde yer alırken, diğer bir derslikte üst düzey kümesinde eğitim görebilir. 

D) Okullara göre düzey kümesi:Öğrencilerin akademik başarı düzeylerine göre farklı okullara alındıkları, yalnızca belli akademik düzeydeki öğrencilerin bir arada öğrenim gördükleri düzey kümesi uygulamasıdır. Anadolu Lisesi, Fen Lisesi gibi.

E) Joplin Plân:Derslere göre düzey kümesinin, okuma dersi için oluşturulmuş özel bir biçimidir. Dört, beş ve altıncı sınıf öğrencileri, okuma dersi saatlerinde kendi düzeylerine uygun okuma dersliklerinde eğitim görürler ve sonra kendi dersliklerine geri dönerler. Bu uygulamada, farklı sınıflarda  olan öğrenciler, akademik başarı düzeylerine göre aynı derslikte eğitim görebilirler. (Okuma dersinde aynı düzeyde olan 4. sınıf öğrencisiyle 6. sınıf öğrencisi bir arada olabilir)

F) Üstün yetenekliler için özel derslikler:Üstün yetenekli öğrenciler, diğer öğrenciler karma dersliklerde eğitim görürken, öğretim gününün tümünü ya da bir bölümünü özel dersliklerde geçirirler.

G) Düşük yetenekliler için özel derslikler:Öğrenme sorunu olan öğrencilerin, öğretim gününün tümünü ya da bir bölümünü, özel ya da öğrenme eksikliklerini tamamlayıcı dersliklerde geçirmesi esasına dayalı bir düzey kümesi uygulamasıdır.

H) Kümeyle ilerlemeye dayalı tam öğrenme:Her dersten sonra uygulanan biçimlendirme-yetiştirmeye yönelik bir testten alınan puanlara göre "uzmanlar" ya da "uzman olmayanlar" kümelerine ayırma esasına dayalı derslik içinde düzey kümesi uygulamasının esnek bir biçimidir. "Uzmanlar" kümesi zenginleştirilmiş etkinliklerde bulunurken, "uzman olmayanlar" kümesine eksiklikleri giderici öğretim yapılır.

 

Düzey Kümelerinin Oluşturulma Nedenleri:

1-Benzeşik kümelerde öğretim daha kolaydır,

2-Her birey kendiliğinden her şeyi öğrenemeyeceği için gruplama kaçınılmazdır. 

3- Öğrencilerin kalıtsal farklılıkları bulunduğundan; ilgi,tutum ve yetenekleri aynı olmadığından; sosyoekonomik statüleri farklı olduğundan düzey kümeleri gereklidir.

Ayrıca:

1-Öğrenciler kendileriyle benzeşik özellikler taşıyan diğer öğrencilerle birlikte eğitim görürlerse, tüm öğrencilerin akademik gereksinimleri daha iyi karşılanabilecektir. Üst başarı düzeyindeki öğrenciler daha hızlı ilerleyebilecek, alt başarı düzeyindeki öğrencelere ise daha çok yardım edilebilecektir.

2-Günlük okul ilişkileri içinde, düşük yetenekli öğrencilerin, kendilerinden daha yetenekli arkadaşlarıyla yarışmaları, onların akademik anlamda daha çok zarar görmelerine neden olacaktır.  Ayrıca bu çocuklar duygusal olarak da olumsuz  etkileneceklerdir.

3-Seviye grupları, konuların öğretimini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Öğretmenler, benzer özellikler taşıyan öğrencilere uygun ders programları düzenleyebilecek; dolayısıyla öğrencilerin kendi kapasiteleri doğrultusunda gelişmeleri sağlanacaktır. Düzey kümeleri uygulamasıyla öğretmenler çok daha etkili hizmet verebilecektir.

4-Düzey kümeleri (seviye grupları), öğretmenlere derslik yönetimi, yöneticilere ise okul yönetimi açısından birçok kolaylıklar sağlayabilecektir. Düzeylere göre uygun araç-gereçlerin sağlanması, düzey kümelerine uygun öğretmenlerin görevlendirilmesi, rehberlik hizmetlerinin daha etkili olarak sürdürülmesi gibi kolaylıklar okul yönetimini büyük ölçüde rahatlatabilecektir.

 

Düzey Kümelerinin Sakıncaları:

 Seviye grupları oluşturulurken genelde ölçüt olarak öğrencinin bir önceki yıldaki akademik başarı ölçümleri, zeka bölümü puanları ya da öğretmenin öğrencinin yeteneklerine ve motivasyonlarına ilişkin yargıları kullanılmaktadır. Bu ölçütler dışında sosyoekonomik düzeyin, etnik kökenle ilgili algılamanın, öğrencinin bir önceki dönemde  yerleştirildiği düzey kümesinin, politik kararların önemli ölçüde etkisi olduğu görülmektedir. Bu nedenlerle seviye grupları oluşturma ölçütlerinin sağlamlığı tartışma konusudur.

Yapılan araştırmalarda matematik, fen bilgisi, okuma derslerinde uygulanan düzey kümeleri ile karma kümelerin arasında anlamlı farkların olmadığı belirlenmiştir. Yine yapılan araştırmalarda "Dersliklere göre düzen kümesi" uygulamasının akademik başarı üzerindeki etki ölçüsü sıfıra yakın bulunmuştur. Yapılan bütün araştırmalarda ise, farklı düzeydeki öğrenciler, akademik başarıları açısından karşılaştırıldığında, düzey kümelerinin üst düzeydeki öğrenciler için olumlu, alt düzeydeki öğrenciler için olumsuz etkileri olduğu belirlenmiştir. Brewer, Rees ve Argys tarafından yapılan bir çalışmada, düzey kümeleri ile karma kümeler karşılaştırıldığında, karma kümelerdeki öğrencilere göre alt düzey kümelerindeki öğrencilerin akademik başarılarında 0/0 5'lik bir azalma; üst düzey kümelerindeki öğrencilerde 0/0 5'lik bir yükselme; orta düzey kümelerindeki öğrencilerde ise 0/0 2'den daha az bir yükselme olduğu gözlenmiştir. Araştırmacılar, "alt düzey kümesindeki öğrencilerin karma dersliklere yerleştirilmesi durumunda, üst düzey kümesindeki öğrenciler kadar akademik başarılarını artıracaklarını" ileri sürmektedirler.

 "Düzey kümeleri, doğası gereği demokratik ve siyasal-toplumsal eşitliğin karşısında yer alır. Bu uygulama, sık sık ırksal ve etnik bölünmeler yaratmakta, korkunç ve uzun sürede sonuçlanan yanılgılara yol açma riski taşımakta, birçok çocuğu düşük nitelikli bir öğretim ve düşük nitelikli bir geleceğe mahkum etmektedir."

Yapılan bir araştırmaya göre, düzeyleri yaklaşık aynı olmakla birlikte, alt sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin ancak 0/0 52'sinin üst düzey kümesine yerleştirildiği; buna karşın, üst sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin 0/0 80'inin üst düzey kümelerinde yer aldığı belirlenmiştir.

Yine yapılan çalışmalar, bir öğrencinin bir düzey kümesine yerleştirilmesi durumunda, o öğrencinin başka bir düzey kümesine geçme olasılığının çok düşük olduğunu göstermektedir.

Düzey kümelerine yerleştirme sürecinde oluşan eşitsizlikler, öğrencilerin ileriki yaşamlarını, seçecekleri meslekleri, toplumsal statülerini, beklentilerini, öğrenme fırsatlarını, okulda sunulan olanaklardan yararlanma düzeylerini büyük ölçüde etkilemektedir.

Araştırma bulgularından birisi de öğretmen tutum ve davranışlarının, düzey kümesine göre biçimlenmesidir. Alt düzey kümelerinde görevli öğretmenlerin daha çok disiplin sorunlarıyla uğraşmaları; üst düzey kümelerindeki öğretmenlerin, öğrencileri güdüleyecek ortamları hazırlamaları, onlara karşı hoşgörülü, anlayışlı davranmaları; öğretmenlerin üst düzey kümelerindeki derslere daha isteyerek girmeleri gibi tutum ve davranışlar, bu konuda eşitsizliğe yol açmaktadır.

Özetle, araştırma bulgularının da gösterdiği gibi, düzey kümeleri öğrenciler arasında "eğitimde fırsat eşitliği" açısından birçok farklılıklar oluşturmaktadır. Bu durum ise "demokrasinin temel ilkelerinden birisi olan "herkes yasalar önünde eşittir" temel ilkesini zedelemektedir.  İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 1982 Anayasası, Milli Eğitimin Temel İlkeleri göz önüne alındığında düzey kümelerinin "yasalar önünde eşitlik" ve "eğitimde fırsat eşitliği"ilkelerine aykırı olduğu görülecektir.

Sonuç olarak, araştırmaların da gösterdiği gibi, düzey kümeleri( seviye grupları) birçok öğrenci için akademik sorunlar yaratmakta, ırksal-etnik köken ve sosyoekonomik statüler açısından öğrencilerin ayrımlaştırılmasına neden olabilmektedir. Özel eğitime muhtaç çocukların da özellikle toplumsal gelişmeleri açısından normal okullarda akranlarıyla birlikte öğretim görmesi eğiliminin tartışıldığı günümüzde, okullardan, öğrencileri ayıran değil, tüm farklılıklarına karşın birleştiren kuruluşlar olması beklenmektedir. 

 Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi ve buna bağlı olarak da sağlıklı bir demokrasi eğitimi için, düzey kümelerine alternatif yaklaşımlar bulunması, geliştirilmesi gerekmektedir. 


 

Seviye Gruplarına Alternatif Yaklaşımlar

 Düzey kümesi uygulamasına yöneltilen eleştiriler, bu uygulamaya alternatif yaklaşımları da gündeme getirmiştir.

Düzey kümelerine en etkili alternatif yaklaşımlarının "Kubaşık Öğrenme" ve "Tam Öğrenme" stratejileri olduğu söylenebilir.

Tam Öğrenme ve Kubaşık Öğrenme stratejileri sitemizin "Öğretmenlere Özel" sayfasında bulunduğu için burada ayrıca açıklanmamıştır. Ancak Bloom'un da belirttiği gibi  "işin başlangıcından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise, dünyadaki herhangi belli bir kişinin öğrenebildiği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir" görüşü hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.

 


(Bu yazı, İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme (yazarı:Bloom) ve Öğrenmenin Oluşumu (MEB yayını) kitaplarından özetlenmiştir)

  Bu sayfa 05.04.2009 15:15:10 Tarihinde Güncelleştirilmiştir