Ana Sayfa

 Öğretmenler

 

 

 

EĞİTİM SÜRECİNDE ÖĞRETMENİN ÖNEMİ

Ercan Küçükler

 (İlköğretim Müfettişi)

 

Eğitim; Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı ve istendik değişiklik meydana getirme sürecidir.

Bu tanımı irdelediğimiz zaman, eğitimin planlı olması zorunluluğu, oluşması istenilen davranışların önceden belirlenmiş olması gerektiği, oluşacak davranış değişikliğine ulaştıracak planlamaların yapılmış olması zorunluluğu vurgulanmaktadır.

Acaba, en iyi planlamanın yapılması istenilen davranış değişikliğinin önceden belirlenip, tek tek yazılması, bu davranış değişikliğini sağlayacağına hem fikir olduğumuz planlamaların yapılmış olması yeterli mi?

İlköğretim kurumları programlarında her sınıf düzeyinde ve her ders için kazandırılması istenilen hedef davranışlar, amaçlar ve ilgili konular çok açık bir şekilde belirtilmiştir.

Öğretim yöntem ve teknikleri üzerine uzman eğitimciler tarafından onlarca kitap yazılmış, bu yöntemlerin kullanımı, özellikleri ve dikkat edilmesi gereken hususlar belirlenmiştir. Bu konular ilgili fakültelerimizde okutulmaktadır. Bir öğrenme etkinliği ne kadar çok duyu organına hitap ederse  öğrenme olayı o kadar iyi ve kalıcı olmaktadır.

İnsanlar a)okuduklarının %10’unu, b)işittiklerinin %20’sini, c)gördüklerinin %30’unu,  d)görüp işittiklerinin %50’sini, e)söylediklerinin %70’ini, f)yapıp söylediklerinin %90’ını hatırlamaktadırlar. Bu araştırmaya göre yaparak, yaşayarak öğrenmenin kalıcılığı ortaya çıkmaktadır.

Okullarımızdaki eğitici çalışmalar, eğitimin en önemli bölümlerinden biridir. 6.6.1983 tarihli Eğitici çalışmalar yönetmeliğinin amaçlarına baktığımız zaman; “Türk Milli Eğitiminin genel amaç ve ilkelerine uygun olarak;

1-Kendilerini anlayabilme, yeteneklerini geliştirebilme ve toplum yararına kullanabilme.

2-Planlı çalışma alışkanlığını kazanabilme,

3-Ferdi girişimde bulunup, bunu başarı ile sürdürebilme,

4-Yeni durum ve ortamlara uyum sağlayabilme,

5-Kendine, ve başkalarına güvenebilme,

6-Boş zamanlarını yararlı bir şekilde değerlendirebilme,

7-Başkalarını istek ve dikkatle dinleyebilme,

8-Kendi görüşlerini başkalarına etkili bir şekilde anlatabilme,

9-Farklı görüş, anlayış ve çalışmaları hoşgörü ile karşılayabilme,

10-Sosyal ilişkilerinde anlayışlı, saygılı ve ölçülü olabilme,

11-Grupça verilen görevleri tamamlayabilmek için istekli çalışabilme ve gruba karşı sorumluluk duyabilme,

12-Ferdi olarak veya gruplar halinde, çevresindeki sorunlarla ilgilenebilme, bunları çözücü nitelikteki projeler geliştirebilme ve yürütebilme, davranışlarını kazanmalarına katkıda bulunmak olarak belirlenmiştir.

Yine çevre incelemesinin yapılması, öğrenciyi tanıma, gözleme ve bu çalışmalarından edinilecek verilerin eğitim ve öğretim sürecinde göz önünde bulundurulması eğitimin ayrılmaz parçalarındandır.

Bütün belirlenen bu hedef davranışlara ulaşmak için, eğitim süreci içerisinde en büyük rol öğretmene düşmektedir.

Alana inilipte hedef davranışların bilgi basamağı düzeyinde gerçekleşme oranına bakıldığı zaman başarının yüksek olduğu söylenebilir. Bilgi basamağında bireyin herhangi bir alanla ilgili özellikleri, görünce tanıması, sorunca söylemesi söz konusudur. Bu alanın temel özelliği tanıma ve hatırlamadır.

Öğrencilere; iyi bir insan nasıl olmalıdır? Kendimizden büyüklere ve küçüklere nasıl davranmalıyız? Çevremizi korumak için neler yapmalıyız? Sandalyede nasıl oturmalıyız? Boş zamanımızı nasıl değerlendirmeliyiz? Okula gelip, giderken nelere dikkat etmeliyiz? Türklerin özellikleri nelerdir? v.b. sorular sorulduğu zaman tamamına yakınından doğru cevaplar alabiliyorsunuz.

Kavrama basamağı düzeyinde; Öğrencilerden öğrendikleri bilgileri bir durumdan bir başka duruma  çevirmesi, öğrenilen bilgiler arasındaki ilişkilerin açıklanması veya öğrendikleri bilgilere dayanarak bilginin geçmişi ve geleceği hakkında bazı yordamalar sorulduğunda veya uygulama basamağı düzeyinde: öğrencilerden, kazanılan bilgiler ışığında karşılaşılan herhangi bir problemi çözmesi istendiğinde ayni başarıdan söz etmek her zaman mümkün olamıyor.

Öğrencilerimizin günlük yaşantılarıyla ilgili bir süre gözlem yapıldığında; İyi bir insanın yapmaması gereken davranışların, küçüklerini iten, incitenlerin, yediği yiyecek artıklarını etrafa savuranların, yerlere tükürenlerin, ağaç dallarını ve çiçekleri koparanların, birbirine küfür edenlerin, sırada iki büklüm oturanların, söz almadan konuşanların, kaldırım dururken yolda yürüyenlerin vb. olumsuz davranışlarda bulunan öğrencilerin azımsanmayacak kadar fazla olduğu görülmektedir.

Öğrencilerimize, Andımızın veya İstiklal Marşımızın ezbere okunması sorulduğunda tamamına yakınının ezbere söylediği görülmektedir. Fakat, andımızın veya İstiklal Marşımızın bir kıtasının açıklanması istendiğinde, güncel konularla ilgili düzeylerine uygun bir konuda düşünceleri sorulduğunda cevap verecek öğrenci bulmakta zorlanıyorsunuz. Kavrama veya uygulama basamağında sorulan sorular ya yanıtsız kalıyor ya da bir iki cümlelik kısa yanıtlar alınıyor.

Eğitici çalışmaların amaçlarından da anlaşılacağı gibi, eğitici çalışmalar; öğrencilerde oluşması istenilen davranışları uygulama, geliştirme, pekiştirme, ifade ve becerilerini gösterme imkanı vermektedir. Buna rağmen bazı öğretmenlerimiz tarafından “eğitici çalışmaların”, eğitim süreci içerisindeki öneminin tam olarak kavranmadığı ve uygulanmadığı ve hatta angarya olarak görülerek, sadece deneticilere göstermek macıyla bir dosya hazırlandığı görülmektedir.

Her şeyin başı eğitimdir diyoruz. Çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır diyoruz ve öyledir. Çağımızda her alanda eğitimin etkisi ve önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

Eğitim süreci içerisinde; Öğrencinin özelliklerinin, okulun olanaklarının, okul ortamı ve etkenlerinin, çevre olarak; aile dışı ve okul çevresinin etkisi mutlaka önemlidir. Ama en önemli etken “öğretmendir.” Öğretmenin özellikleri, öğrencilerini amaçlar yönünde yetiştirmek için gösterdiği çaba, ders dışı çalışmaları, ders sürecindeki etkinlikleri, öğretmenin eğitim süreci içerisindeki etkinlik düzeyini ortaya koyar.

Eğitim düzeyinin yükseltilebilmesi için; Öğretmenlerimizin, alanında yeterli bilgi, beceri ve davranışlarla donatılmış olması yanında, öğretmenlik mesleğini sevmesi, severek seçmesi, bu mesleğin öneminin bilincinde olması, bu ağır sorumluluğu almaya ve gereken özveriyi göstermeye hazır olması gerekir. Bununla birlikte;

Öğretmen, konuşmasıyla, davranışlarıyla, giyinmesiyle örnek bir model olduğunu, öğrencilerin öğretmeni gibi olmaya özendiklerini bir an bile unutmamalıdır.

Çevresi ile çok iyi diyalog kurmalı, bulunduğu okulun olanaklarını iyi değerlendirmeli ve çevre ile ilgili inceleme ve araştırmalar yaparak gerekli notlar tutmalıdır.

Öğrencilerinin hazır bulunuşluk düzeylerini tespit etmelidir.

Okutacağı ders veya sınıfla ilgili programları titizlikle incelemeli, bu konuda yayımlanmış eserlerden yararlanmalıdır.

Planlama safhasında bütün bu incelemeler ve araştırmalar sonucunda elde edilen veriler dikkate alınarak, programı esas almak üzere uygulanabilir plan yapılmalı, planlama çalışmalarına öğrencilerin de aktif katılmaları sağlanmalıdır.

Sosyal kol ve eğitici çalışmalarla ilgili; Öncelikle mevzuat çok iyi incelenmeli, eğitim süreci içerisindeki önemi çok iyi kavranmalı, bu çalışmalar mutlaka belirli bir planlama dahilinde uygulamaya dönük yapılmalı; uygulamayla ilgili fiziksel ortam oluşturulmalı, ilgili mevzuattaki amaçlara ulaşma düzeyi okuldaki yaşantıya yansımalı, yani istenilen davranış değişiklikleri öncelikle okuldaki yaşantılarında görülmelidir. Öğretmen bu davranışları görmek, geliştirmek ve pekiştirmek için, iyi bir gözlemci olmalıdır.

Belirli aralıklarla veli toplantıları yapılmalı, velilerle sürekli diyalog kurulmalı, öğrencilerde oluşması istenilen davranış değişikliklerinin aile yaşantısı içerisinde de gösterilmesi ve pekiştirilmesi sağlanmalı, bu gelişmelerle ilgili velilerden bilgi alınmalıdır.

Sosyal ve eğitici kol çalışmalarında görev alan öğrencilere, çalışma programlarını ve yaptıkları çalışmalarını açıklayabilmek, diğer öğrencilere de yapılan bu çalışmalarla ilgili düşüncelerini söylemek ve eleştirilerini yapabilmeleri için yeterli zaman ayrılmalıdır.

Öğrencilerin aktif bir şekilde derse katılımları sağlanmalı, eğitimin her safhasında öğrenciye yapma ve yaşama fırsatı verilmelidir.

Gezi, gözlem, inceleme ve deneylere konuların özelliklerine göre azami ölçüde yer verilmeli, daha çok duyu organına hitap eden model ve teknikler uygulanmalı, dersin ve konunun özelliğine göre çevre imkanlarını da değerlendirerek uygun işitsel ve görsel ders araçlarından yararlanılmalıdır.

Derslerle ilgili ölçme ve değerlendirme fişleri tutulmalı, sonuçları sonraki çalışmalarında dikkate alınmalıdır.

Bu yazıda; eğitim süreci içerisinde en önemli etken olan öğretmenlerimizin gayretleriyle, genel denetimlerde görülen eksikliklerin büyük ölçüde giderilebileceği, yine öğretmenlerimizin gayretleriyle eğitim ve öğretimin niteliğinin yükseltilebileceği konusu üzerinde durulmuştur. Sözlerimi bir Çin atasözü ile bitirmek istiyorum: “İşitirim ve unuturum, görürüm ve hatırlarım, yaparım ve anlarım.”

 

      (Çağdaş Eğitim Dergisi :226)            

  Bu sayfa 05.04.2009 15:23:36 Tarihinde Güncelleştirilmiştir