Ana Sayfa

 Öğretmenler

 

 

 

DİSİPLİN İŞLEMLERİ İLE  iLGiLi AÇIKLAMALAR

 

(Bu sayfa, MEB Personel Genel Müdürlüğü’nün Personel Mevzuat Bülteni 2. sayısından özetlenerek alınmıştır)

 

                Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre gerek Anayasa gerek 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve gerekse özel kanunlar gereğince disiplin hükümleri uygulanır.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren kurumlardan olan Bakanlığımızda çalışan bazı memurlar, disiplin hukukuna ilişkin konularda hem 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine hem de bu kanunun 125 inci maddesine 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen "Özel kanunların disiplin suç ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır." hükmü doğrultusunda 1702 ve 4357 sayılı kanunların disiplin hükümlerine tabidir.

1) Disiplin Amirleri ve Disiplin Kurulları       

                Bakanlığımız merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatında görevli personelin disiplin amirleri;  "Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Genel Yönetmelik" hükümleri doğrultusunda hazırlanan "Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği" ile belirlenmiştir.

                Disiplin ve soruşturma işlerinde kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere;

                Bakanlık merkezinde;

a) Merkez Disiplin Kurulu,

b) Yüksek Disiplin Kurulu,

                İllerde;

a) İl Disiplin Kurulu,     

b) İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu

kurulmuştur.

2) Disiplin Cezaları

a)Uyarma: 657 sayılı kanunun değişik 125/A maddesinde belirtilen fiil ve hallerde bulunan memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin disiplin amirleri tarafından yazı ile bildirilmesidir. Bu cezaya karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin kurullarına yapılır.

b) Kınama: 657 sayılı kanunun değişik 125/B maddesinde belirtilen fiil ve hallerde bulunan memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun disiplin amirleri tarafından yazı ile bildirilmesidir. Bu cezaya karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin kurullarına yapılır.

c) İhtar : 1702 sayılı kanunun 20 nci maddesinde belirtilen fiillerin 19 uncu maddede belirtilen personel tarafından ilk defa yapılmasında verilir.

d) Tevbih:1702 sayılı kanunun 20 nci maddesine göre ihtar cezası almış olup, ihtar cezası almayı gerektiren fiillerden birini tekrar yapanlara verilir.

e) Kusurlu Sayılma; 4357 sayılı kanunun 7/a maddesi hükmü gereğince, vazifelerini yapmakta ihmali görülen ilkokul öğretmenleri  (sınıf öğretmenleri) işlerinde kusurlu sayılırlar. Bu cezaya itiraz olunamaz.

f) Ders ücretinin Kesilmesi : 1702 sayılı kanunun 21 inci maddesinde belirtilen fiiller karşılığında aynı Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen personele verilen bir ceza olup, bu cezayı alan memurun bir aylık aylığı bir ay zarfında girmeye mecbur olduğu ders saati sayısına bölünüp boş geçen her ders için bulunan bu miktar kadar kesilerek uygulanır.

g) Ücret Kesilmesi: 4357 sayılı kanunun 7/b maddesinde belirtilen fiilleri yapan ilkokul öğretmenlerine, fiillerinin mahiyet ve derecesine göre ücret veya maaş kesilmesi cezası verilir. Üç günlüğe kadar olan cezaya itiraz olunamaz. Bu ceza hem maaş hem de ücret alanların yalnız maaşlarından kesil ir.

h) Maaş Kesilmesi: 1702 sayılı kanunun 22 nci maddesi ile 4357 Sayılı Kanunun 7/b maddesinde belirtilen fiilleri yapan ilk ve orta dereceli okul yönetici ve öğretmenleri ile ilköğretim müfettişlerine verilen bir disiplin cezasıdır.

Bu ceza fiilin derecesine göre 1 günlükten 15 günlüğe kadar hem maaş hem de ücret alanların yalnız maaşlarından, ücret veya maaş alanların ise ücret veya maaşlarından kesilir. Üç günlüğe kadar olan cezaya itiraz olunamaz.

ı) Aylıktan Kesme: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 125/C maddesinde belirtilen fiilleri yapan memurun brüt aylığından 1/8 - 1/30 arasında kesinti yapılmasıdır.

Bu ceza, cezanın verildiği tarihi takip eden aybaşındaki aylık esas alınmak suretiyle, cezanın verilişine ilişkin kararda idarenin takdir yetkisinde bulunan 1/8 ile 1/30 arasında tespit edilecek oranlar üzerinden kesilerek uygulanır. Bu cezaya karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.

i) Kıdem indirilmesi: 4357 sayılı kanunun 7/c maddesi ile 1702 Sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen fiilleri yapan ilk ve orta dereceli okul yönetici ve öğretmenleri ile ilköğretim müfettişlerinin suçlarının derecesine göre bir yıldan dört yıla kadar kıdemlerinin indirilmesi cezasıdır.

j) Derece indirilmesi:1702 sayılı kanunun 24 üncü madde­sinde belirtilen fiillerden dolayı ilk ve orta dereceli okul yönetici ve öğretmenleri ile ilköğretim müfettişlerine verilen cezadır.

k) Kademe ilerlemesinin Durdurulması: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 125/D maddesinde belirtilen fiilleri yapan memurların fiillerinin ağırlık derecesine göre bulundukları kademede ilerlemelerinin 1-3 yıl durdurulmasıdır.

Öğrenim durumları itibariyle yükselebilecekleri derecele­rin son kademesinde bulunan memurlara bu cezanın verilmesini gerektiren hallerde, cezanın verilişine ilişkin disiplin kurulu kararında belirtilecek cezanın l yıl olması durumunda 1/4, 2 yıl olması durumunda 1/3 ve 3 yıl olması durumunda 1/2 oranında brüt aylıktan kesilerek uygulanacaktır.

l) Vazifelerine Son Verilmek: 4357 sayılı kanunun 7/d maddesinde belirtilen fiilleri yapan  öğretmenlerin vazifelerine 6 aydan 2 seneye kadar son verilme cezasıdır. Bu cezanın kesinleşti­ği tarihten itibaren cezanın sona ermesine kadar ilgililer tekrar öğretmen olarak atanamazlar.

m) Meslekten Çıkarılmak: 4357 sayılı kanunun 7/e maddesi ile 1702 sayılı kanunun 27 inci maddesinde belirtilen fiilleri yapan ilk ve orta dereceli okul öğretmen ve yöneticileri ile ilköğretim müfettişlerinin bir daha meslekte (ve teşkillerinde) görev verilmemek üzere meslekten çıkarılmalarıdır.

n) Devlet Memurluğundan Çıkarılmak: 1702 sayılı kanunun 28 inci maddesinde yer alan bu ceza 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri doğrultusunda uygulanır.

o) Devlet Memurluğundan çıkarma: 657 sayılı kanunun 125/E maddesinde belirtilen memurların bir daha Devlet memurluğuna  atanmamak üzere memurluktan çıkarılmasıdır.

(Not=4357 sayılı kanun hükümleri sınıf öğretmenlerine, 1702 sayılı kanun hükümleri branş öğretmenlerine uygulanır, özel kanundaki hükümler 657 sayılı kanundan önce uygulanır.)

3) Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar

                657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 126 ncı maddesinde; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulu kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararına dayanan hallerde valiler tarafından, Devlet memurluğundan çıkarma cezasının, amirlerin bu yoldaki isteği üzerine memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verileceği, özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümlerinin saklı olduğu ifade edilmiştir.

                Buna göre;

            a) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan:

(1) Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını,  "Millî Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği" ile disiplin amiri olarak tespit edilen personel, bu sıfatla idari ve sicil yönünden kendilerine bağlı memurlara doğrudan verebileceklerdir.

(2) Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası; Bakanlığımıza bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenler ile ilçe millî eğitim müdürleri, il ve ilçe millî eğitim müdür yardımcıları ve şube müdürlerine; İl Millî Eğitim Disiplin Kurullarının kararına bağlı olarak, diğer memurlara, İl Disiplin Kurullarının kararına bağlı olarak valiler tarafından verilecektir.

Merkez teşkilatında görevli personel ile il millî eğitim müdürlerine, Merkez Disiplin Kurulunun kararına bağlı olarak Bakan tarafından verilecektir.

(3) Devlet memurluğundan çıkarma cezası; merkez ve taşra teşkilatında görevli her kademedeki memurlara, Yüksek Disiplin Kurulunun kararına bağlı olarak Bakan tarafından verilecektir.

b) 1702 ve 4357 sayılı kanunlarda yer alan:

(1) Kusurlu sayılma cezası; millî eğitim müdürleri, ilköğretim müfettişleri ve ilkokul müdürleri tarafından doğrudan,

(2) Tevbih cezası; Bakan, valiler, millî eğitim müdürleri ve kaymakamlar tarafından doğrudan,

(3) İhtar cezası; Bakan, valiler, millî eğitim müdürleri, kaymakamlar ile ortaokul, lise ve bunların dengi okulların müdürleri tarafından doğrudan,

(4) Ders ücretinin kesilmesi cezası; Bakan, millî eğitim müdürleri, kaymakamlar ile ortaokul, lise ve bunların dengi okulların müdürleri tarafından doğrudan,

(5) Maaş kesilmesi cezası; Bakan, valiler, millî eğitim müdürleri ve kaymakamlar tarafından doğrudan,

(6) Yukarıda sayılanlar dışında kalan cezalar ise ilgili disiplin kurulu kararlarına bağlı olarak Bakan tarafından,  verilecektir.

4) İnceleme  ve  soruşturma  ile  görevlendirilecek personelin tespiti:

                Suç ve kusur işleyen görevliler hakkında soruşturmaların süratle yaptırılıp, işlemlerin tamamlanması, bu tür hareketlerin tekrarlanmasını önlemek ve cezanın caydırıcılık etkisinden yararlanmak bakımından, bazı inceleme ve soruşturmaların, ilgili dairelere ve mahallen görevlendirilecek muhakkiklere yaptırılması önem taşımaktadır.                

                        ' Bu maksatla;

a) Eğitimin özüne dönük olmayan olaylarla, intikal edecek şikayet ve ihbarların incelenip soruşturulması, ilke olarak mahallen görevlendirilecek muhakkiklerce yapılacaktır.

b) Görevlendirilecek muhakkikler, hakkında inceleme ve soruşturma yaptırılan memurun görev statüsü ve kadro derecesi yönünden, asgari aynı seviyedeki memurlardan seçilecektir.

c) İhbar, şikayet ve olaylar önce incelettirilecek, gerekirse sonra soruşturma açılacaktır.

d) Uyarma, kınama, aylıktan kesme cezalarını gerektiren fiilleri işleyenler hakkında gerekli cezalar, disiplin amirleri tarafından verilecek diğer disiplin cezalarını gerektiren fiiller için ise gerekli soruşturma, ilgili dairelerce ve mahallen görevlendirilecek muhakkiklere yaptırılacaktır. e) Okul müdürlerine de muhakkiklik görevi  verilebilecektir.

f) İlköğretim Müfettişlerinin rehberlik çalışmalarına ağırlık vermeleri sağlanacak, okulların açık olduğu tarihlerde, mecbur kalınmadıkça bunlara muhakkiklik görevi verilmeyecektir.

g) Valilerce, idari tedbirlerin alınması konusunda, Bakanlığa teklif yapılmayacak, 5442 ve 657 sayılı kanunlardaki yetkiler tam ve kesin olarak kullanılacaktır. Bu yetkilerin kullanılmadığının tesbiti halinde, işlemler ilgili birimlerince illere iade edilecektir.

h) Branş ve ihtisası ilgilendiren ve eğitimin özüne dönük iddialar, ilgili daireler yoluyla, Bakanlık onayına bağlanarak, gereği için Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilecektir.

ı) Özellik arzeden ve ağır suç niteliğindeki fiillere ilişkin iddialar, Bakanlık Müfettişlerine tahkik ettirilecektir.

i) Çeşitli yollarla veya dolaylı olarak aksettirilen ihbar ve şikayetlerden haberdar olan daire ve birimler ilgi genelgelerde belirtilen esaslara göre, inceleme ve değerlendirmeye tabı tuttuktan sonra, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işleme koyacaklar ve gerektiğinde, kendi bünyelerinden görevlendirecekleri muhakkiklerce, yerinde hizmetin süratle sonuçlandırılmasını sağla­yacaklardır.  Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, özellikle İller İdaresi Kanunu'nun valilere ve mahalli idarecilere verdiği yetkilerle, diğer genel mevzuatın verdiği bütün yetkilerin mahallinde süratle kullanılması, işin geciktirilmeden sonuçlandırılması ve cezanın derhal tertip edilerek uygulanması, mahalli ve merkezi idarenin verimliliği yönünden fevkalade önem taşımaktadır.

5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nün 9 uncu maddesinde ifade edildiği üzere; İl Genel Yönetiminin başında bulunan Valiler, Bakanlıkların İl Teşkilatında yer alan daire ve kurumlarını; her Bakanın ayrı ayrı mümessili olmak sıfatıyla Bakan adına, onun sorumluluğu ve murakabesi altında bizzat denetleyip teftiş edebilecekleri gibi, bu denetim ve teftişi, Bakanlık Müfettişleri veya Daire amirleri ve memurlarıyla da yaptırmaya yetkilidirler.

5) Disiplin cezalarında zamanaşımı

             Zamanaşımı ile ilgili olarak, 657 sayılı kanunun 127 nci maddesinin uygulanmasında aşağıdaki hususlar gözönünde bulundurulacaktır.

Kanun iki türlü zamanaşımı getirmiştir:

a) İşlendiği öğrenilen disiplin fiili hakkında belirli bir süre içinde soruşturmaya başlanmasını sağlayan Soruşturma Zamanaşımı,

b) İşlediği disiplin fiili dolayısıyle, fiilin işlendiği tarihten itibaren engeç 2 yıl içinde soruşturmanın başlatılıp, bitirilip memura gerekli disiplin cezasının uygulanmış olmasını öngören Ceza Zamanaşımı,

Fiilin suç vasfının anlaşıldığı, başka deyimle disiplin fiilinin işlendiğinin meydana çıktığı günün ertesi günü soruşturma zamanaşımı işlemeye başlar.

Bizzat soruşturma yapabilecek disiplin amirleri ile soruşturma emri vermeye yetkili amirlerce bilvasıta yapılan soruşturmalarda fiilin işlenildiğinin öğrenilmesi zamanaşımı bakımından büyük bir önem taşımaktadır.

Suçun işlendiği, vatandaşlar veya memurlar tarafından yapılan ihbar ve şikayetler yolu ile olabileceği gibi, disiplin amiri sıfatına haiz olmayan sicil amirleri tarafından yazılı duyurma yolu ile de olabilir.

Bu yollarla yapılan duyurulmalar üzerine disiplin cezası vermeye ve soruşturma emri vermeye yetkili amirler, fiilin suç niteliğini taşıdığına kanaat getirmeye yeterli bir inceleme yaparlar ve fiilin disiplin suçu vasfını taşıdığına kanaat getirmeleri üzerine derhal, bizzat veya soruşturma emri ile tayin edecekleri muhakkikler yolu ile soruşturmayı başlatırlar.

Soruşturmaya başlama süresi; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesini durdurma cezalarını gerekli kılan fiillerde, fiilin suç vasfını taşıdığının öğrenildiği günden itibaren bir ay; memurluktan çıkarmayı gerektiren fiillerde ise, fiilin suç vasfını taşıdığının öğrenildiği günden itibaren altı aydır.

Haber alınan fiillerin suç vasfını taşıyıp taşımadıklarının öğrenilmesine ilişkin incelemelerin olayın durumuna göre makul bir süreyi aşmaması gerekir. Fiilin  işlendiği  günün  ertesi  gününden  itibaren işlemeye başlayan  Ceza  Zamanaşımında          süre  bütün  disiplin    fiillerinde 2 yıldır.                                                               

Ceza zamanaşımı süresinin başladığı tarihin çok iyi saptanması gerektiğinden soruşturma raporlarının başlangıç kısımlarında disip­lin fiillerinin işlenildiğinin öğrenildiği tarihlerle fiilin vukua geldiği tarihler yıl, ay ve gün olarak açıkça belirtilmelidir.

Ani disiplin suçlarında, fiilin bütün unsurlarının tekevvün edip (oluşup) tamamlanmasından, mütemadi (sürekli) ve müteselsil (zincirleme, birbirine bağlı olan) disiplin suçlarında temadi (sürme , uzama, (devam etme) ve teselsülün (birbirine bağlı olma durumunun) son bulması anından; iştirak halinde işlenen toplu disip­lin suçlarında fiile; toplu suç vasfını verecek derecede iştirak halinin tamamlanmasından itibaren suç tekemmül etmiş sayılır ve zamanaşımı başlar. Teşebbüs suçlarında ise sonucun gerçekleşmesinden sonra zamanaşımı başlar.

6) Adlî cezalara ilişkin zamanaşımının disiplin cezalarına etkisi           

                Ceza soruşturmasının zamanaşımı ile düşmesi, disiplin cezasını etkilemez. Ceza yasası bakımından eylemin zamanaşımına uğramış olması, o eylemden dolayı, şartları varsa, disiplin cezası verilmesine engel değildir. Eğer disiplin cezası verilmesi ceza mahkumiyetine bağlı ise, eylem zamanaşımına uğramakla soruşturma yapılmamış ve dolayısıyla mahkumiyet kararı verilememiş olacağından mahkumiyete bağlı disiplin cezası da verilemeyecektir.

7)  Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi

                657 sayılı kanunun 131 inci maddesinin ikinci fıkrasında "Memurun Ceza Kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri ayrıca disiplin cezası uygulanmasına engel olamaz." hükmü karşısında;

                a) Ceza mahkemesi, aynı zamanda disiplin suçu sayılan fiilin, hakkında ceza davası açılan kişi tarafından işlenmiş olduğuna karar verirse, idarenin, eylemin o kişi tarafından işlenmediğine karar vermesi mümkün değildir. Bu durumda, şartları var ise disiplin soruşturmasının yapılması ve disiplin cezasının verilmesi gerekir.

                b) Ceza mahkemesi, fiilin sanık tarafından işlenmemiş olduğu gerekçesiyle beraat kararı verirse, bu karar bağlayıcı olur ve idarenin, artık o kimse hakkında disiplin kovuşturması yapması ve disiplin cezası vermesi mümkün olmaz.

                c) Ancak beraat kararı, fiilen o kişi tarafından işlenmediği gerekçesine değil de, fiilin o kimse tarafından işlenmiş olmakla beraber, yasanın tasvip ettiği suçun oluşmadığı gerekçesine dayanı­yorsa, bu durumda idare, eğer kişinin beraat ettiği fiil ayrıca disiplin suçu teşkil ediyorsa, beraat etmesine rağmen disiplin cezası  verebilecektir.

           d) Beraat kararı, yeterli delil bulunmaması nedenine dayanıyorsa, idare kendi elindeki deliller yeterli ve şartları var ise, delil yetersizliğinden beraat eden kişiye disiplin cezası verebilecektir.

8) Savunma hakkı

                Anayasımızın 129 uncu maddesinde, savunma hakkı tanınmadan disiplin cezası verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

                657  Sayılı Devlet  Memurları  Kanununun  130  uncu maddesinde ise,  Anayasanın           yukarıdaki hükmüne uygun olarak  "Devlet memuru hakkında savunma         alınmadan disiplin cezası verilemez." denilmektedir.

                Bu amir hükümler karşısında savunma alınmadan ceza verilmesi mümkün değildir. Savunmanın kimler ve hangi kurullar tarafından ve nasıl alınacağı, 657 sayılı kanunun 130 uncu maddesinde belli edilmiştir. Sözkonusu maddede savunmanın, soruşturmayı yapan soruşturmacı veya yetkili disiplin kurulu tarafından 7 günden az olmamak üzere süre verilerek alınması gerektiği vurgulanmaktadır.

                Devlet memuriyetinden çıkarma cezası dışındaki disiplin cezalarında, kanun ve yönetmelik hükmü gereği savunmanın soruşturmayı yapan tarafından veya disiplin kuruluncu 7 günden az olmamak üzere süre verilerek alınması gerekir. Bu süreden az süre verilemez. (Not= Genelde on gün süre verilmektedir)

9) Karar süresi                                                                             

                657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nün 128 inci maddesi  hükmüne göre, disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorundadırlar.

                Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 20 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.

                Memurluktan çıkarma cezası için disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna tevdiinden itibaren azami altı ay içinde bu kurulca karara bağlanır.

10) Tanık durumunda olan disiplin kurulu üyesinin kurul toplantısına katılıp katılamayacağı

                Disiplin kurulu üyelerinin "Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik" ile "İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu Yönetmeliği" hükümlerince Ön Rapor düzenlenen personel hakkında soruşturma yapmamakla birlikte Ön Raporunenin hazırlanmasına, tanık olarak verdikleri ifade ile katıldıklarında, ilgili hakkındaki disiplin kurulu toplantılarına katılmamaları gerekmektedir.

11) Ön Raporda zabıt katibi bulundurulup bulundurulamayacağı

                Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 181 inci maddesi, 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda değişiklik yapılmasına dair 3206 Sayılı Kanunun 82 nci maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, aynı kanunun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Diğer kanunlarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun ilk tahkikat    hükümlerine yapılan atıflar, kamu davasının   hazırlanmasına   ilişkin   hükümlerine yapılmış sayılır. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 163 ve  müteakip maddelerindeki hükümler tahkikatı yapmakla görevli kılınanlar tarafından uygulanır." değişik 161 inci maddesinde ise; "Sanığın sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya bir keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet Savcısı veya sulh hakiminin yanında bir zabıt kâtibi bulunur. Acele hallerde, yemin vermek şartıyla bir kimseye zabıt kâtipliği görevi yaptırılabilir.

                Her  tahkikat        işlemi tutanakla tesbit olunur. Tutanak Cumhuriyet savcısı veya sulh hakimi ile   hazır    bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir." hükümlerine yer verilmiştir.

            Muhakkiklerce yapılan işlem yargı niteliğinde olmayıp, idari nitelikte ifade alma    işlemidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi"nin 11.10.1965 gün ve E.No:1965/53, D.3/242-25 sayılı kararında Memurun Muhakematı Hakkındaki Kanun'a göre işlem yapan mercilerin yargı mercii olmadığı, yapılan işlem ve alınan kararları da yargılama niteliğinde saymak ve kabul etmenin imkansız olduğu ifade edilmiştir.

                Esasen muhakkikler tek başına savcı yerini tutmazlar. Soruşturma emrini veren makam, muhakkik ve idare kurulu üçlüsü ancak savcının yerini alır. Muhakkikin görevi memurların soruşturmasında savcıya ait araştırma görevine tekabül eden bilgi ve belgeleri toplayıp ifadeleri almaktır. Sonuç çıkarma işlemi idare kurullarına ait olup, muhakkikler savcının yetkili olduğu arama, el koyma, yakalama emri verme vs. gibi yetkilere de sahip değildirler.

         Sonuç olarak; 3206 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önce sorgu hakimi gibi faaliyette bulundukları zamanda dahi muhakkiklerin, ifade alırken zabıt kâtibi bulundurma zorunluluğu aranmamakta ve dosyaların idare kurullarında veya idare mahkemelerinde görüşülüp karara bağlanmasında engel teşkil etmezken, 3206 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra savcı gibi hareket etme niteliğine (tek başına değil) kavuştuğunda dahi idari nitelikle ifade alırken muhakkiklerin mutlaka zabıt kâtibi bulundurmaları zorunluluğu yoktur. Kaldı ki, muhakkikler soruşturma esnasında sadece sözlü ifade almamakta, çoğu zaman tanık ve sanıkların ifadeleri, yazılı olarak verilen soruları el yazıları ile cevaplandırmaları suretiyle alınmaktadır. Buna göre, muhakkik olarak görevlendirilenlerin yaptıkları soruşturmalarda zabıt katibi bulundurmaları zorunlu değildir.

12) Cezaların hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği

                657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 132 nci maddesi hükümlerine göre disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır.

                Aylıktan kesme cezası, cezanın veriliş tarihini takip eden aybaşında uygulanır.

                Verilen disiplin cezaları sıralı sicil amirine, Devlet memurlu­ğundan çıkarma cezası ayrıca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

                Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenler, valilik, büyükelçilik, müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamazlar.

13) Disiplin cezalarına itiraz, süre ve yapılacak işlem

                657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nün 2670 sayılı kanunla değişik 135 inci maddesinde yer alan hükme göre;

                a) Yalnız uyarma, kınama ve dengi cezalara karşı itiraz yoluna başvurulabilecek, diğer üst cezalara karşı itiraz sözkonusu olmayıp, idari yargı yoluna gidilebilecektir.

                b) 16 Ağustos 1982 tarihinden sonra işlenmiş fiiller dolayısıyla uygulanmış ve uygulanacak olan uyarma, kınama ve dengi disiplin cezalarına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir. Bu tarihten önce işlenmiş fiiller dolayısıyla verilmiş ve verilecek cezalar için itiraz mümkün değildir.

                c) itirazın bu cezaları veren disiplin amirlerinin bir üstündeki disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılması gerekir.

                d) Uyarma ve kınama cezalarına karşı idare Mahkemelerinde dava açmak mümkün olmadığı için maddede geçen 7 günlük süre itiraz süresidir. Diğer cezalara karşı dava açma süresi 60 gündür.

            e) Millî Eğitim Müdürünün, disiplin amiri olarak verdiği uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz valiliğe,

            f) Vali tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz İl Millî Eğitim Disiplin Kuruluna yapılacaktır.

            g) İlçe Millî Eğitim Müdürü tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz kaymakama,

            h) Kaymakam tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz İl Millî Eğitim Disiplin Kuruluna yapılacaktır.

            ı) Müsteşar Yardımcıları, Genel Müdür, Bağımsız Daire Amirlerin­ce maiyetlerine verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz durum ve ilgisine göre Müsteşar Yardımcısına, Müsteşara veya Bakana,

            i) Müsteşar ve Bakan tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itirazlar ise Merkez Disiplin Kuruluna yapılacaktır.

14) Disiplin cezalarının yargısal denetimi ve yargı kararları karşısında yapılacak işlem

            T.C. Anayasasının 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir "HUKUK DEVLETi" olduğu açıkça vurgulanmıştır. Hukuk Devleti ilkesi Devlet düzeninde hukukun üstünlüğünü ve hukuka bağlılığı gerektirir. Hukuka uygunluk yargısal denetimle sağlanır. İdarenin yargı yolu ile denetimi bu denetimin sınırı Anayasanın 125 inci maddesinde belirtilmiştir. Bu madde hükmüne göre, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdarenin kamu hukuku alanındaki tasarruflarının denetimi görevi, idari yargı düzeninde kurulmuş ilk derece idari mahkemeleri ile üst derece idare mahkemesi olan Danıştay'ca yerine getirilmektedir. İdare Mahkemeleri bu denetim görevini, kendilerine açılan iptal ve tam yargı davaları aracılığıyla yerine getirirler.

            Disiplin cezası kararları da idari işlemlerden sayıldıklarından, bu kararlara karşı açılan iptal ve tam yargı davaları da idari yargıda görüşülüp çözümlenir.

            İdari yargı düzeninde yer alan bu mahkemeler, disiplin cezası kararlarına karşı açılan iptal davalarında bu işlemleri, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı bulurlarsa iptal ederler.

            Sözkonusu tasarruflardan dolayı hakkı muhtel olanların açtığı tam yargı davalarında da; ilgilinin hakkının gerçekten muhtel olduğunu, zarara uğradığını saptarlarsa, zararın tazminine hükmederler.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28 inci maddesinde; Danıştay, Bölge İdare ve İdare Mahkemelerinin esasa ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, en geç altmış gün içinde işlem tesis
etmek ve eylemde bulunmak zorunda olduğu, bunun yanında yine aynı maddede; belirtilen mahkeme kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği, ayrıca bu kararların kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine dahi tazminat davası açılabileceği belirtilmekte ve yine aynı Kanunun 52 nci maddesinde; temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olmanın mahkeme kararlarının yürütülmesini durduramayacağı ancak, temyiz veya itirazı incelemeye yetkili yargı
merciinin teminat karşılığında mahkeme kararlarının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilebileceği
hükme bağlanmıştır.

İdare hukuku ilkeleri karşısında idarenin, iptal kararlarının amacı ve kapsamına göre iptal edilen  işlemlerden doğan sonuçları ortadan kaldırmak ve iptal edilen işlemin hiç yapılmamış ilkesi gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlüdür. Keza Anayasanın ilgili  hükümlerinde de yasama ve yürütme organları ile idarenin yargı kararlarına uymak zorunda olduğu ve bu organlar ile idarenin yargı kararlarını hiçbir surette değiştireme­yeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyecği hükümleri bulunmaktadır.                  

                Diğer taraftan, temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması mahkeme kararlarının yürütülmesini durduramaz. Ancak, zamanaşımı süresinin sözkonusu olabileceği hallerde temyiz yoluna gidilirken yürütmenin durdurulmasının da istenilmesi yönünde işlem yapılmalıdır.

15) Disiplin kurullarının cezayı reddetmesi halinde yapılacak işlem

                Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddeder. Red halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttir.

                Özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümleri saklıdır.

                Müfettiş ve muhakkiklerce gerekli görülmediği için disiplin teklifi getirilmeyen dosyalar disiplin kurullarında görüşülmeyeceği gibi, bu dosyalardaki bilgi ve belgelere dayanılarak disiplin amirle­rince disiplin cezası verilmez.

16) Devlet memurluğundan ayrılanlar hakkında disiplin cezası uygulanıp uygulanmayacağı

                İstifa, emeklilik gibi bir nedenle Devlet memurluğundan ayrılan kişiye memur iken işlediği bir disiplin suçu nedeniyle disiplin cezası verilip verilmeyeceği ve nasıl uygulanacağı konusunda mevzuatta bir açıklık bulunmamakla birlikte, memuriyetten ayrılan kişinin memuriyet statüsünde iken işlediği suçtan dolayı savunması alınabilece­ği gibi kendisine de itiraz hakkı kullandırılacak ve gerekirse disiplin cezası da verilebilecektir.

                Ayrıca, verilen disiplin cezasının niteliğine göre uygulama imkanı var ise uygulanacak, fiilen uygulama imkanı olmadığı takdirde cezaya ilişkin karar sicil dosyasında muhafaza edilecek ve yeniden Devlet memuru olarak görev isteğinde dikkate alınacaktır.

17) Aday memurlara disiplin cezası verilmesi ve uygulanması

                Aday memurların disipline aykırı tutum ve davranışları hakkında suçun ağırlığı, tekerrürü gibi hususlar gözönünde bulundurularak idarenin takdir yetkisi çerçevesinde gerek 657 sayılı kanunun değişik 56 ncı gerekse değişik 125 ve müteakip maddeleri uyarınca işlem yapılması mümkün bulunmaktadır. 657 sayılı kanun ile ek ve değişik­liklerinde, aday memurları, kanunun disiplin işlerine dair hükümlerin­den ayrık tutan bir düzenleme tesbit edilemediğinden konu ile ilgili uygulamanın yukarıda belirtilen esaslara göre yürütülmesi uygun mütalâa edilmektedir. Ancak, 657 sayılı kanunun değişik 158 inci maddesinin son fıkrasında; "Aday memurlara asaletleri tastik edilinceye kadar kademe ilerlemesi uygulanmaz" denildiğinden haklarında kademe ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanması gereken aday memurlar hakkında değişik 126 ncı maddesinin l inci fıkrası uyarınca ilgili disiplin kurulunca alınacak kararda cezanın aday memurun asaletinin tastikini müteakip uygulanacağının belirtilmesi gerekli görülmekte, aksi takdirde değişik 132 nci maddenin l inci fıkra hükmü sebebiyle cezanın uygulanamaması sözkonusu olabilecektir.

18) Vekil öğretmenler hakkında uygulanacak disiplin hükümleri

                657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 86 ncı maddesinde; memurla­rın kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici süreyle ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabileceği, ancak ilkokul öğretmenliği (yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, eczacılık, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, köy ve kasaba imamlığına ait boş kadrolara açıktan vekil atanabileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Vekil öğretmenlerden, ilgili mevzuatta kendilerine verilen görevlerin yerine getirilmesinde ihmal ve kusuru görülenlerin görevle­rine derhal son verilecek, bu durumda olanlara daha sonraki eğitim öğretim yılında vekil öğretmen olarak görev verilmeyecektir.

19) Sözleşmeli olarak görev yapanlar hakkında disiplin hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı

                7/15754 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Sözleşmeli Personel Çalış­tırılmasına İlişkin Esaslarda ve bu esaslar doğrultusunda Bakanlığımız ile ilgililer arasında yapılan sözleşme metinlerinde bu personel hakkında 657 sayılı kanun ile özel kanunların disipline ilişkin hükümlerinin uygulanacağına dair herhangi bir hususa yer verilmemekle beraber, hizmet sözleşmesinde ilgililerin 7/15754 Sayılı Kararname hükümlerine aykırı davranışı tespit edildiğinde, durumun kurumunca ilgiliye yazılı olarak tebliğ edileceği ve tebligatta belirtilecek günden geçerli olmak üzere sözleşmenin sona ereceği ifade edilmiştir.

                Ancak, mesleklerinde başarılı olup olmadıklarının takip ve tespiti açısından emsali diğer personelde olduğu gibi denetim ve teftişlerinin yapılarak haklarında düzenlenecek raporlar bir sonraki görev taleplerinde dikkate alınmak üzere millî eğitim müdürlüklerinde muhafaza edilecektir.

20) Özel kanunların uygulanmayacak hükümleri

                Özel kanunların saklı tutulan hükümleri dışında;

                a) Usule ilişkin disiplin hükümleri,

                b) Cezaların ağırlaştırıcı ve hafifletici hükümleri,

                c) Disiplin kurullarının re'sen disiplin cezası vermeleri, itirazları incelemeleri, disiplin durumu hakkında rapor vermeleri, idari karar almaları gibi yetkilerine ilişkin hükümleri uygulanmaya­caktır.

                d) Saklı tutulmakla beraber, 1702 sayılı kanunda, disiplin cezası olarak yer alan "istifa Etmiş Sayılmak", "Vekalet Emrine Alınmak" cezaları bugün için idari işlemler olarak düzenlendiği için ceza olarak uygulanma niteliklerini yitirmişlerdir.

21) Genel affın disiplin suçlarına etkisi                                                       

                Ceza hukukuna göre, genel af ceza mahkumiyeti kararlarını ortadan kaldırır, ancak cezalandırılan eylemin işlenmediği sonucunu doğurmazlar.

                Disiplin cezasını koyan yasa hükmü, cezanın uygulanmasını, eylemin işlenmiş olmasına değil de o eylemden dolayı bir mahkumiyet kararı verilmiş olmasına bağlı kalmışsa, mahkumiyet genel af ile ortadan kalkacağından o mahkumiyete dayalı olarak verilen disiplin cezası da ortadan kalkar.

                Şayet yasa, disiplin cezası verilmesinde eylemin işlenmiş olmasını yeterli saymışsa o eylemden dolayı ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararının genel af ile ortadan kalkması, disiplin cezası verilmesini engellemez.

22) Özel öğretim kurumları mensuplarına disiplin cezası uygulaması

                625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 47 nci maddesinde, bu kurumlarda görev alanlara uygulanacak disiplin hükümleri belli edilmiştir.

                        Bu madde hükmüne göre, özel öğretim kurumlarının yönetici ve öğretmenleri hakkında kurumun yapısına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 1702 ve 4357 sayılı kanunlarda yazılı  olan disiplin cezası hükümleri uygulanır.        

                Aynı kanunun 48 inci maddesine göre de bu cezalar, 657 sayılı kanun ve  bu kanuna dayalı yönetmeliklerle yetkili kılınan makam ve merciler tarafından verilir.         

23) Aynı yıl içinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ve yetersiz sicil alan memurlar hakkında yaplacak işlem

                657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nün değişik 132 nci maddesinin ilk fıkrası "Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır." hükmüne amirdir. Diğer taraftan aynı kanunun kademelerde ilerleme şartlarını düzenleyen değişik 64 üncü maddesinin (B) bendinde Devlet memurunun kademe ilerlemesi için, o yıl içinde yeterli sicil almasını şarta bağlamış bulunmaktadır.

                Bu sebeple, aynı yıl içinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile birlikte yetersiz sicil alan memurlar hakkında yukarıda yer verilen kanun hükümlerinin ayrı ayrı uygulanması gerekmektedir. Şöyle ki; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, verildiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinden, bu cezanın uygulandığı süre içinde ayrıca, yetersiz sicilin müteakip yıldaki terfii engelle­mesi nedeniyle de o yıl içinde terfii işlemi yapılmayacaktır.

24) Görevden uzaklaştırma

                Görevden uzaklaştırma ile ilgili hükümlere 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 137-145 inci maddeleri arasında yer verilmiştir.

                Görevden uzaklaştırma; Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbir olup, bu tedbir soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir. Görevden uzaklaştırma tedbiri memurun işlediği ya bir disiplin suçu veya ceza kanununa göre işlediği bir suç nedeniyle alınır. Memur hakkında alınan bu tedbir muayyen bir süre ile sınırlıdır.

                Bu konuyu düzenleyen 657 sayılı kanunun değişik 145 inci maddesinde; "Görevden uzaklaştırma, bir disiplin kovuşturması icabından olduğu takdirde en çok 3 ay devam edebilir. Bu süre sonunda hakkında bir karar verilmediği takdirde memur görevine başlatılır.

                Bir ceza kovuşturması icabından olduğu takdirde görevinden uzaklaştırmaya yetkili amir (Müfettişlerin görevinden uzaklaştırdık­ları memurlar hakkında atamaya yetkili amir) ilgilinin durumunu her iki ayda bir inceliyerek görevine dönüp dönmemesi hakkında bir karar verir ve ilgiliye de yazı ile tebliğ eder." hükmü yer almıştır.

                Bu hükme göre, görevden uzaklaştırma tedbiri bir disiplin kovuşturması gereğine dayanarak alınmışsa, bu tedbir en çok 3 ay devam edebilir. Bu süre, idarenin derhal soruşturmayı başlatması ve soruşturmanın bitirilmesi için getirilmiş en çok süredir. Bu süre içinde disiplin soruşturması sonuçlandırılamazsa görevden uzaklaştırma tedbiri kendiliğinden kalkar. Bu durumda memurun görevine başlatılması zorunlu olup, memuru göreve başlatmayan amir sorumludur.

Görevden uzaklaştırma tedbiri, ceza kovuşturması nedeniyle alınmışsa, bu takdirde görevden uzaklaştıran amir, ilgili memurun durumunu her iki ayda bir inceliyerek görevine dönüp dönmemesi konusunda bir karar verir.

                Görüldüğü gibi, ceza kovuşturması nedeniyle alınmış görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılması için kesin bir süre konulmamış­tır. Zira ceza kovuşturmasının ne zaman biteceği önceden bilinemez. Bu nedenle, ilgili memurun durumu yetkili amir tarafından her iki ayda bir incelenerek görevine dönüp, dönmemesi hakkında bir karar verecektir. Eğer memurun göreve dönmesi, ceza soruşturması bakımından bir sakınca doğurmuyorsa veya memurun görevine dönmesi sakıncalı değilse hakkındaki bu tedbir kaldırılabilecektir. Bu durum, ceza kovuşturması sırasında tutuklu olmayan memurlar için geçerli bir hükümdür. Zira tutuklu olan memurun, tutuklu olduğu süre içinde fiilen görevine dönmesi mümkün değildir.

                Yetkili amire tanınan bu yetkinin mutlak ve sınırsız olduğu düşünülemez. Bu hakkın objektif, iyi niyet kurallarıyla birlikte kullanılması ve kamu hizmetinin gerekliliği yönünden değerlendirilmesi gerekir.

                Görevden uzaklaştırılan veya görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde aylık ve hak kazanmada ve bunların ödenmesinde aylığa ilişkin hükümlere tabi ödeneklerin üçte ikisi, diğer ödeneklerin tamamı ödenecektir.  Soruşturma veya yargılama sonunda yetkili mercilerce; haklarında memurluktan çıkarmadan başka bir disiplin cezası verilenler, yargıla­manın men'ine veya beraat ine karar verilenler, hükümden evvel haklarındaki kovuşturma genel af ile kaldırılanlar, görevlerine ve memurluklarına ilişkin olsun veya olmasın memurluğa engel olmayacak bir ceza ile hükümlü olup cezası ertelenenler bu kararların kesinleş­mesi üzerine haklarındaki görevden uzaklaştırma tedbiri kaldırılır. Bu durumda, bunların aylık ve ödeneklerinden kesilmiş olan üçte bir kesinti kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süreler kıdemlerinde değerlendirilir.   Görevden uzaklaştırılan memur; bu süre içinde memuriyetle ilgili hak ve yükümlülükleri devam  ettiğinden, 657 sayılı kanunun Devlet memurlarına yüklediği diğer sorumlulukları yerine getirmek
zorundadır. (Ticaret yasağına uyma, görevli bulunduğu il sınırlarını izinsiz terketmeme gibi). Haklarında  yapılan yargılama sonucu memuriyetlerine engel teşkil etmeyecek süre kadar hapis cezası ile cezalandırılanlardan bu cezaları infaz edilenlerin bu süre içinde kadrolarıyla ilişkileri kesilmeyecek, ancak bu süre içinde kendilerine aylık ve diğer ödenekleri ödenmeyecektir.

                Keza; yapılan soruşturma sonucu Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilenlerle, yargılama sonucu Devlet memuru olma şartlarından birini kaybettirecek türde bir ceza alanlara, aylıklarından kesilen üçte bir kesinti ödenmeyecek, görevden uzaklaştırıldıkları süre içinde ödenen üçte iki oranındaki ödemeler geri alınmayacaktır.

25) Disiplin cezalarının sicilden silinmesi                                                     

                657 sayılı kanunun 2670 sayılı kanunla değişik 133 üncü maddesin­de; memurun uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 sene, diğer cezaların uygulanmasından 10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak, cezasının sicil dosyasından silinmesini isteyebileceği, memurun bu süreler içindeki davranışlarının, bu isteğini haklı kılacak nitelikte görüldüğü takdirde, isteğinin yerine getiril­mesine karar verilerek bu kararın sicil dosyasına işleneceği, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının sicilden silinmesinde, disiplin kurulunun mütalâasının alındıktan sonra sicil dosyasına işleneceği hükümlerine yer verilmiştir.

                Bu durumda; 2670 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 16.5.1982 tarihinden önce işlenmiş fiiller hakkında verilen disiplin cezalarının sicilden silinmesinde eski süre hükümleri, bu tarihten sonra ise yukarıda yer verilen süre hükümleri uygulanacaktır.

                Gerek 126 ncı gerekse 127 nci ve 133 üncü maddelerin uygulanmasında fiillerin arzettiği benzerlik ve denklikler, cezaların mahiyetleri ve hukuksal sonuçları bakımından ayniyetleri dolayısıyle özel kanunlarda yer alan disiplin cezalarından ihtar ve kusurlu sayılmanın uyarma; tevbihin kınama; maaş kesimi, ücret kesimi cezasının aylıktan kesme; kıdem ve derece indirimi ile vazifeye son verme cezalarının kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına tekabül edebilecekleri gözönünde tutulacaktır.

                Buna göre; cezasının sicilden silinmesi talebinde bulunan memurun talebi hiyerarşik kademeye uygun olarak Bakanlığın ilgili öğretim birimine intikal ettirilecek, bu birimce Bakanlık Makamından alınacak Onay, sicil dosyasının muhafaza edildiği birime gönderilecektir.

  Bu sayfa 05.04.2009 15:07:15 Tarihinde Güncelleştirilmiştir